Gelecek Partisi PİK Dış Politika Başkanı Kani Torun, “Türkiye, kendisini dışlamak isteyenlerin planları bozdu. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yeni girişimler yapmasının önü açılmıştır. Buradaki aktörlerle işbirliği yapılarak Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarının korunması sağlanmalıdır” dedi.
Torun’un açıklaması şu şekilde:
"Birleşmiş Milletler ülkelerinin tanıdığı bir hükümettir"
"Libya’da uzun süren istikrarsızlığı gidermek için BM gözetiminde uluslararası bir mutabakat hükümeti kurulmuştu. Bu hükümet, Birleşmiş Milletler ülkelerinin tanıdığı bir hükümettir. Ancak Birleşik Arap Emirlikleri parası, Mısır’ın lojistik desteği ve Rus şirketi Wagner’in paralı askerleriyle bu hükümete yönelik bir askeri harekat başlatmış ve savaş yanlısı Hafter birlikleri Trablus yakınlarına kadar ulaşmışlardı.
Türkiye, özellikle AB ülkelerini bu konuda tavır almaya çağırdı, görüşmeler oldu ancak bir neticeye varılamadı. Bunun üzerine Türkiye, Doğu Akdeniz’de hidrokarbon kaynaklarının kullanımı noktasında anlaşmazlık yaşadığı ve kendisini dışlamak isteyen güçlere karşı Libya hükümetiyle bir kıta sahanlığı anlaşması yaparak, kendisini dışlamak isteyenlerin planlarını bozdu. Buraya askeri ekipman ve eğitim için asker yolladı. Bu hamleler sonrasında Hafter’in Trablus’a ilerleyişi durdu. Rusya Hafter güçlerine uçak ve maddi destek yardımına devam etse de, bırakın ilerlemeyi sürekli alan kaybettiler ve aldıkları yenilgi üzerine, iki kez bozdukları barış masasının kurulmasını kendileri talep ettiler.
"Türkiye’nin çıkarlarının korunması sağlanmalıdır"
Biz Gelecek Partisi olarak, doğruya doğru yanlışa yanlış diyen ilkeli muhalefet gereği ilk günden bu yana hükümeti Libya konusunda destekledik. Gerek Genel Başkanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nun, gerekse benim daha önce yaptığımız açıklamalarda defalarca bu desteği vurguladık. Çünkü bu hamle, Türkiye’nin ve kardeş ve dost Libya halkının çıkarlarını korumaya yönelik bir hamleydi. Libya’daki hükümetin kontrolü sağlamasıyla Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yeni girişimler yapmasının da önü açılmıştır. Buradaki aktörlerle işbirliği yaparak Türkiye’nin çıkarlarının korunması sağlanmalıdır.