Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, "Ana muhalefet partisi, memleketin acil çözüm bekleyen meseleleri varken; sokaktaki vatandaş, hayat pahalılığıyla, yoksullukla mücadele etmeye çalışırken, yok amblemde yer değiştirme, yok yenilenme, yok iç çekişmeler gibi tuhaf gündemler içinde kaybolmaktadır" dedi.
Fatih Erbakan, parti genel merkezindeki "İl Başkanları Toplantısı" öncesi basın toplantısı düzenledi. Erbakan, Yeniden Refah Partisi'nin kısa sürede büyük yol katettiğini belirterek, "İki büyük kongresini, Türkiye'nin siyaset tarihinde görülmemiş katılımlarla ve coşkuyla gerçekleştiren Yeniden Refah Partimiz, bugün gelinen noktada 560 binden fazla üye sayısına ulaşmış bulunmaktadır ve 1 milyon hedefine doğru hızla ilerlemektedir. Üye sayımız, şu anda ayda 30 bin artış kaydetmektedir. Bunu en kısa sürede ayda 50 bine çıkartmayı hedefliyoruz. Bu üye sayısıyla Türkiye'nin 3'üncü büyük partisi konumundayız" dedi.
'MİLLİ GÖRÜŞ GÖMLEĞİ KENDİLERİNE AĞIR GELDİ'
AK Parti'nin vatandaştan tamamen koptuğunu ve uzatmaları oynar hale geldiğini söyleyen Erbakan, "Ana muhalefet partisi ise memleketin acil çözüm bekleyen meseleleri varken; sokaktaki vatandaş, hayat pahalılığıyla, yoksullukla mücadele etmeye çalışırken, yok amblemde yer değiştirme, yok yenilenme, yok iç çekişmeler gibi tuhaf gündemler içinde kaybolmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün malzeme edildiği polemiklerle gündem değiştirme operasyonuna gönüllü olarak katılmaktadır. Yeniden Refah Partimiz ise gündemin; ülkenin gerçek sorunlarından, sokaktaki vatandaşın sıkıntılarından uzaklaşmasına elinden geldiğince engel olmaya çalışmakta, her vesileyle milletimizin sıkıntılarına ve çözüm yollarına işaret etmektedir. Şunu da ifade etmek isteriz ki Yeniden Refah Partisi, kişilerin partisi değil, bir büyük davanın adresidir. Milli Görüş, davasının adresidir. Bu adrese gelenler, Milli Görüş'ün eskimez prensiplerini kabul etmiş demektir. Ayrılanlar ise bu prensiplerin uzağında kalmayı tercih etmişlerdir ya da Milli Görüş gömleği kendilerine ağır gelmiştir" dedi.
'İNSAN ONURUNA YARAŞIR MAAŞLAR VERİLMİYOR'
Türkiye'nin mevcut durumunun kötüye gittiği işaret eden Erbakan, "İktidar üzerine düşen görevi gerektiği şekilde yerine getirmediği için millet perişan halde. Görevi yerine getiremiyor, çünkü kaynaklar ve imkanlar canavarlara gidiyor. Bu canavarlara gitmesi sebebiyle millete imkan kalmıyor. Millet boğazına kadar borca batıyor, geçim derdi içerisinde kıvranıyor. Bir defa bugün asgari ücret 17 bin lira, emekli maaşı 12 bin 500 lira seviyesinde. Türkiye'de açlık sınırı 21 bin liraya gelmiş. Yoksulluk sınırı 64 bin liraya gelmiş. İstanbul'da yoksulluk sınırı 70 bin lira. Yoksulluk sınırının 64 bin lira olduğu, açlık sınırının 21 bin lira olduğu bir ülkede milyonlarca asgari ücretli 17 bin lirayla, milyonlarca emekli de 12 bin 500 lirayla hayatta kalma mücadelesi veriyor. Neden böyle oluyor? Çünkü iktidar; emekliye, memura yüzde 100 maaş zammı verecek imkanı, kaynağı bulamıyor. İşverene de bir destek yapamayacağından dolayı asgari ücreti de belli bir seviyenin üzerine çıkartamıyor. Çiftçiye, köylüye gelince, yaş çay alım fiyatları 17 lira olarak açıklandı. Desteklemeyle beraber 19 lira. Yaş çayın kilo başına maliyeti 18 ile 20 lira arası. Siz o eğimli arazilerde çay toplayacaksınız, toplayıp götürüp satmaya kalkacaksınız, sattığınız zaman bütün bir maliyetinizi bile karşılamayacak bir fiyatla karşılaşacaksınız. Çiftçinin, köylünün durumu böyle. Asgari ücretlinin, emeklinin durumu böyle. KOBİ'lerin, küçük esnafın durumu böyle. Kamu mühendislerine, akademisyenlere, öğretmenlere insan onuruna yaraşır maaşlar verilmiyor. Neden? Çünkü kaynaklar canavarlara gidiyor. Peki bu canavarlar ne? Faiz canavarı, kamuda israf canavarı, imtiyazlı holdinglere haksız kaynak aktarımı ve bu senenin canavarı olan kur korumalı mevduat" diye konuştu.
'EKONOMİK VERİLER, TÜRKİYE'Yİ ERKEN SEÇİME ZORLUYOR'
Ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erbakan, gazetecinin "Erken seçim olmalı mı?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Erken seçim ister istemez gündeme gelecek diye düşünüyoruz. Çünkü ekonomik veriler, Türkiye'yi bir erken seçime zorluyor. Burada en son Orta Vadeli Program'daki enflasyon oranının revize edilmesi bile aslında bunun bir göstergesi. "Enflasyonu düşüreceğiz, her şey iyiye gidiyor, mayıs nisandan, mart şubattan daha iyi olacak" söylemleriyle iktidar devam ediyor. "Tek haneli enflasyona döneceğiz, Türkiye kurtulacak, dişinizi sıkın, sabredin" ancak milletin sabredecek hali kalmamış. Tam tersine daha 2025'in enflasyon oranını artırıyorlar. Dolayısıyla bu veriler, Türkiye'de bir erken seçimin olmasını gerekli kılacak gibi gözüküyor. Elbette ki seçimin de bir maliyeti var, zorlukları var ancak bir dertten kurtulmak için bir miktar zorluğa katlanmak durumunda kalabiliriz. Hem Sayın Mehmet Şimşek döneminde enflasyondaki artış, döviz kurundaki artış, akaryakıt fiyatlarında, hayat pahalılığındaki artış, bütün bunlar gündeme alındığı zaman iyiye giden bir şey yok, sabit dahi kalmıyor. Daha kötüye gidiyor. Dolayısıyla artık Sayın Mehmet Şimşek yönetimindeki ekonominin iyiye gitmesi, bu iktidarın ekonomiyi düze çıkartması gibi bir durumun söz konusu olmadığı açık bir şekilde ortada. Bu nedenle 2025 sonu veya 2026 ilkbaharında bir erken seçim gündeme gelebilir."