Suriye’de devam eden görüşmelerin içeriye nasıl yansıyacağını beklerken olabilecek en kötü hamle geldi. Klasik devlet aklının, karşıtını zayıflatma, kendi gücünü gösterme ya da daha değişik bir ifadeyle içini boşaltma, değersizleştirme ve kirletme stratejisi ile karşı karşıya kaldık.
Bu hamleler süreci yakından izleyenler açısından hiç de sürpriz değildi. Ağustos ayında ADB ile direkt, SDG ile dolaylı yapılan görüşmeleri bir iç politika malzemesine dönüştüren mevcut iktidar bunu içeriye nasıl yansıtacağı konusunda çekmiş olduğu sancılara böyle bir çözüm bulmuş gibi. Ama mevcut iktidarın unuttuğu ve görmemezlikten geldiği ya da duymak istemediği gerçek ise tam tersi bir durumu ifade ediyor.
AK Parti iktidarı Ağustos 2018’den beri ciddi anlamda sorgulanan bir iktidardır. Özellikle ekonomi yönetimindeki başarısızlık iktidarın geniş halk kitleleri ile var olan bağını koparmış durumda. Nitekim 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde bunun sonuçlarını hep beraber gördük. Sadece görmek istemeyen bir tek iktidar var.
2016’da hendek siyasetinden ötürü elde etmiş olduğu meşruiyeti hala koruduğunu zanneden, kedisine karşı 17 yıl aradan sonra böylesine geniş bir muhalefetin oluştuğunu fark etmek istemeyen ve davranışlarını sanki hala gücünün doruğundaymış gibi biçimlendiren bu iktidarın yaklaşan ve yaklaşmakta olan eylül sürecine verebileceği en olumsuz cevap bu olsa gerek.
Süreçte elini daha güçlü tutma siyasal alanı bütünü ile kontrol etme, karşıtını değersizleştirme stratejisi ne bu iktidarın bugünkü konumuna uygun ne de zamanın ruhuna uygun bir stratejidir.
Onun için bu hamlelerin kendisine yönelik bumerang gibi geri döneceği açıktır. Suriye’de olup bitenler, iktidarın Türkiye kamuoyuna anlattığı gibi gelişmemesi, tam tersi ABD’nin SDG’yi himaye etmesi, İdlib’te Rusya ile yaşayacağı gerginlik ancak Türkiye’de bir barış ortamı ile cevap bulabilir. Bunun başka da yolu yoktur.
Başta Kürtler olmak üzere Türkiye’deki muhalif çoğunluğun ortaklaşması iktidarın haksız, hukuksuz ve adaletsiz kararları karşısında tek ses olması iktidara başka bir manevra alanı bırakmayacak gibi görünüyor. Gerek Suriye’de gerekse de Türkiye’de Kürt sorununa demokratik ve barışçıl yöntemlerle yaklaşılması tek seçenek gibi duruyor. Bu bir zorunluluktur. Sorun burada bu zorunluluğun nasıl ve hangi yöntemlerle hayat bulacağına dair atılacak adımlarda saklıdır.
Daha fazla hata, yanlış ve olumsuzluklara neden olmadan ve bu olumsuzlukların yaratacağı tahribatı engelleyebilmenin anahtarı, şiddet ortamını ve bu ortamın yaratmış olduğu kin ve nefretin ortadan kaldırılması için eylül ayı herkes açısından bir fırsattır. İktidar ve devlet aklı bu fırsatı iyi okumalıdır. Satrançta atacağı hamleleri, siyaseti değersizleştirme değil siyasete daha fazla değer katarak gözetmelidir. Bunu söylemek elbette kolay değil çünkü karşımızda hala gücün doruğunda olduğuna inanan bir iktidar var ve bu da sorunları çözme konusunda ciddi bir tehlikeye işaret ediyor.
Kendisini doğru tanımlamayan bir iktidarın yapacağı hamleleri en son 3 belediye başkanının görevden alınması ile görmüş olduk. Son 17 yılın en güçsüz dönemini yaşayan mevcut iktidar kendisini daha da güçsüzleştirecek bu hamleyi okuma konusunda bile aciz durumda. Burada inisiyatif artık topyekun kendisine muhalifim diyen herkeste.
Muhalefetin üzerinde böylesine bir tarihsel sorumluluk vardır. Umuyor ve diliyorum muhalefet bu tarihsel sorumluluğun idraki ile inisiyatif alır…
Okunma Süresi: 3 dk
TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu istifa mı etti? İlk açıklama geldi
#Spor / 24 Kasım 2024
Leganes - Real Madrid maçı şifresiz mi? Real Madrid Leganes maçını yayınlayan kanallar listesi
#Spor / 24 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *