Partililerde, dombra’yla dile pelesenk olmuş ilk siyasi kimliği, marşa dönüştürülen Ree-cep Tay-yip Er-doo-ğan, idi.
Bir ara, Tayyip bey…
Sonra, Usta..
Gündemdeki yeri ise, “Ümmetin kaderi…”
Girdiği seçimlerde kazandığı sandık başarısını ne destekleyenleri ne de muhalifleri takip ededildi. Bu konuyla ilgili en net izahı ise CHP’li vekillerden Muharrem İnce, “Yenmiş de yenmiş….” diyerek yapacaktı.
*
Atadığı bürokratlar.
Meclise soktuğu vekiller.
Altına koltuk çektiği belediye başkanları.
Kendisini, il-ilçede temsil edenler.
Terfisine imza koyduğu askerler.
Yaverleri, yetmedi, selam gönderdiği okyanus ötesindeki Pensilvanya hocası bile FETÖ’cü çıktı. Ahali, ustalık döneminde her şey daha güzel olacak beklentisindeyken, o, çıraklık, kalfalık döneminde görmediği ihaneti, siyasetin zirvesine tırmandığında peşpeşe gördü.
*
Hiç ummadığı yerden darbe almaya başlayınca, doğal olarak insan refleksiyle şüpheci olmayı tercih etti. Sosyal medyada tivit atanın, atılan tiviti paylaşanın, paylaşılan tiviti beğenenin gözünün yaşına bakmadan yüzlerce dava açtı. Kendisi istediği zaman istediği vatandaşa sarıldı, öptü, onu öpmek isteyelere engel olacak etten duvarı koruma ordusuyla ördü.
Hal böyle olunca da… Toplum, Usta’ye birlikte olanlar, olmayanlar diye ikiye ayrıldı.
*
Bir dönem temsil ettiği siyasi partiye övgüler düzen gazeteci köşe yazarlarından Mümtaz’er Türköne, Usta’nın dava arkadaşı Abdullah Gül tarafından taltif edilerek, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine atandı. Atatürk ile öteden beri yıldızı barışmayan Türköne de, kalem oynattığı gazetenin usta yazarlarından birisiydi. Atatürk hakkındaki ileri geri konuşmalarına tepki artınca istifa etti, döndü, bu kez de Usta’yı eleştirmeye başladı.
Öyle acımasızca eleştirdi ki…
Bir köşe yazısında Usta’ya idam sehpasını gösterdi, “İpe dizilmesi lazım” dedi.
*
Gel zaman, git zaman…
*
Usta kalem olarak bilinen Türköne, FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle 2016 senesinin 5 Ağustos’unda demir parmaklıklar ardına atıldı. O maltada volta atadursun…
Erdoğan’ın ödül verdiği AK Partili Belediye Başkanı Hasan Tahsin Usta, Gaziosmanpaşa’da gerçekleştirilecek bir dizi kültür sanat organizasyonu için 2016 yılının Aralık ayında ihaleye çıktı. İhaleyi pasladığı firma sahibinin AK Partili siyasetçilerden olduğunu şimdilik çok da önemsemeyelim.
İlginçtir…
O dönem FETÖ’ye hizmet ettiği için dört aydır tutuklu bulunan, Erdoğan’a da idam sehpasını gösterdiğinden dolayı yargılaması devam eden Mümtaz’er Türköne’nin adı,
Gaziosmanpaşa’da yapılan bir ihalenin teknik şartnamesinde yer alan listenin beşinci sırasında çıktı.
Belediye başkanı Usta, ihaleyi alan firmaya, Türköne’nin konuşmacı olarak davet edilmesini, davet edildikten sonra da yemek ve konaklama ücretinin ödenmesini istedi, üstüne üstlük de şerefiye ücretinin verilmesini şartnameye ekledi.
*
Demem şu ki…
*
Asıl ustalık, sandıkları patlatarak seçimlerde siyasi zafer kazanmak, kitleleri peşinde sürüklemek, darbeyi püskürtmek, ihanet şebekesini çökertmek gibi gözükse de…
Partisine, liderine ve ülkesine hainlik yaptığı gerekçesiyle demir parmaklıklar ardına tıkılmış bir zatı, ahaliye nasihat verecekler listesinin ilk beşine yazma ustalığı gibi görünüyor.
*
Kısacası…
Erdoğan’a usta diyenler bundan bir an önce vazgeçmeli, “Ümmetin kaderi”nde ısrar etmeli, zira bana göre tek bir usta var, o da, siyasi kariyerine tüy diken, kimsenin başaramayacağı bir hususta parmak ısırtan, Hasan Tahsin Usta…