Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Ara
Damga Gazetesi Gündem 'En büyük Sorosçu Erdoğan' diyen Kılıçdaroğlu: Onunla kim bilir ne pazarlıklar yaptı?

'En büyük Sorosçu Erdoğan' diyen Kılıçdaroğlu: Onunla kim bilir ne pazarlıklar yaptı?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Osman Kavala açıklaması yapan 10 büyükelçiyle ilgili "Soros artığını savunanlar" sözlerine, "En büyük Sorosçu Erdoğan" yanıtı verdi.

Okunma Süresi: 8 dk

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın "siyasi cinayet" tartışmasıyla ilgili "deli saçması" sözleriyle ilgili de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve kendisine yönelik tehdit ve saldırıları hatırlattı, "Erdoğan onları benim külahıma anlatsın" dedi.


KARS MESAJI: BİR AN ÖNCE İKTİDARA GELİN VE BİZİ KURTARIN

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu il ziyaretleri kapsamında gittiği Kars'ta bir dizi programa katıldı. Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin kadın üyeleriyle buluşan, köy ziyaretinde vatandaşların dertlerini dinleyen, esnaf ziyareti yapan Kılıçdaroğlu ayrıca kanaat önderleri, muhtarlar ve STK temsilcileriyle toplantı yaptı. Kars ziyaretinde “Bir an önce iktidara gelin ve bizi kurtarın” mesajı aldıklarını söyleyen CHP lideri, programlarının bitiminde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

'EN BÜYÜK SOROSÇU ERDOĞAN'

Gazete Duvar'dan Nergis Demirkaya'nın haberine göre; Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 10 büyükelçinin Osman Kavala çağrısı için yaptığı, "Bu Soros artığını savunanlar, bunu nasıl bıraktırırız gayreti içindeler... Bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz" sözlerini nasıl değerlendirdiği sorusuna, "En büyük Sorosçu Erdoğan" diyerek şu yanıtı verdi:

"Gazeteci, Erdoğan’a şu soru soruyu sordu mu acaba? Siz Soros’la hangi gerekçeyle fotoğraf çektirdiniz ve aynı masaya oturdunuz? Eğer bu soruyu gazeteci sormamışsa, o kişi gazeteci değildir. En büyük Sorosçu Erdoğan’dır. Soros’la masaya oturdu. Onunla kim bilir ne pazarlıklar yaptı? Erdoğan’ın Soros’la masaya niçin oturduğunu çıkıp millete anlatması lazım. Bana göre Sorosçu Erdoğan’dır. Dışarıdan Türkiye’ye müdahaleyi doğru bulmam. Biz kendi sorunumuzu kendimiz çözeriz. Nitekim bu ülkeye demokrasiyi ilk seçimlerde getireceğiz. Bu gerçeği bütün dünya, batısı da doğusu da görecek."


'ONLARI BENİM KÜLAHIMA ANLATSIN'

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “siyasi cinayetler yaşanabilir” endişesini paylaştığı açıklamasının ardından konu yargıya taşınırken iktidar kanadından sert açıklamalar geldi. Afrika ziyareti dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan söz konusu iddia için "deli saçması" dedi, Kılıçdaroğlu'na iddiasını ispat için savcılığa gitmesi çağrısında bulundu. Savcılığa avukatının dilekçe verdiğini belirten Kılıçdaroğlu ise Erdoğan’ın bu sözlerine yönelik şunları söyledi:

"Erdoğan hangi gerekçeyle Meral Akşener’i ve beni tehdit etti? 'İktidara talip olmaktan vazgeçin' dedi. Savcılığın önce bunun yanıtını alması lazım. Bunun yanıtını aldıktan sonra biz gerekli cevabı veririz. Çünkü tehdidi yapan ben değilim. Tehdidi yapan devletin bir numarası. Milli İstihbarat, Emniyet İstihbarat, Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ona bağlı. O kişi tehdit ediyor! Sayın Meral Akşener’i tehdit ediyor. 'Dur daha başına neler gelecek' diyor. Ne demek bu? Beni tehdit ediyor. Artı bu linç girişimini (Çubuk) kim yaptı? Sorguladın mı, sorgulamadın. Devletin derinliklerinde kim karıştırıyordu bu olayları. Neden ağır cezada yargılanmıyor bu insanlar da neden Çubuk’taki mahkemede yargılanıyor? Erdoğan onları benim külahıma anlatsın."

BÜROKRATLARA 18 EKİM MİLADI NE ANLAMA GELİYOR?

CHP liderinin suça karışan bürokratlarla ilgili 18 Ekim'i milat yapması, "Daha önce suça karışanlar ne olacak?" sorusuna neden oldu. Millet İttifakı bileşenlerinden Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da "Kanunsuz emri uygulayan herkes bunun hesabını verecek! Biz devr-i sabık yaratacağız!" değerlendirmesinde bulundu. Bu eleştirileri hatırlattığımız Kemal Kılıçdaroğlu bürokratlara yönelik çağrısını ve koyduğu miladın ne anlama geldiğini şöyle açıkladı:

"İktidara geldiğimizde adaleti getireceğiz. Altını özenle çizeyim, anayasa 'konusu suç olan bir işi, emir gelse dahi yapmayacaksınız' diyor. Konusu suç olduğu halde yukarıdan gelen talimatın gereğini yapan zaten suç işlemiş olur. Benim affetme yetkim yok. İkincisi kanuna aykırılık varsa, yazılı talimat alırsa yapmak zorunda zaten. Dolayısıyla buna bir şey diyemeyiz. Onun için 18’i (18 Ekim) koyduk. Şimdi bir şeyi şuraya götür, diyor. Götürmesinin kamu açısından bir sürü sıkıntısı var. 'Bu doğru değildir' diyor, yazılı talimat veriyor 'yapacaksın' diyor. Bu konusu suç değil ama kurallara aykırı bir iş. Dolayısıyla yasa yapacaksın diyor memura, yazılı talimat geldiği için senin hakkında hiçbir şey yapılmaz. Ama konusu suç ise, o Anayasa’da yer alıyor, o talimat gelsin gelmesin işlenmişse gereği yapılır."


ERKEN SEÇİM: GEÇEN HER GÜN BİZİM LEHİMİZE

Muhalefet partilerinin sık sık dile getirdiği "erken seçim" çağrısına iktidar cephesinden hep ret yanıtı geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken seçim çağrılarıyla ilgili son açıklamasında da daha önce yaptıkları "erken seçim yok" açıklamalarını hatırlatarak "Bunlar hala avara kasnak gibi dönüp duruyorlar. Yok böyle bir şey. Seçim zamanında yapılacak" dedi. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın bu açıklaması ve erken seçim talebinin gerekçesini şöyle değerlendirdi:

"Biz çağrıyı Erdoğan gitsin diye yapmıyoruz. Biz çağrıyı milletin sırtına daha ağır yükler gelmesin diye, Erdoğan’ı kurtarmak için yapıyoruz. Yani milletin sırtına binmiş, kene gibi milletin kanını emiyorlar. Saray ve şürekası perişan etti milleti. Dolar bazında ihale veren, devlete dolarla borç veren insanların tamamı kazandı. Köprüden, yoldan, tünelden geçen, dolarla bu işten gelir elde edenlerin tamamı kazandı. Bu ülkenin fakir fukarası, çiftçiden emeklisine, sanayicisine kadar herkes kaybetti. Ülkeyi tam bir felakete götürüyor. Ekonomik buhran giderek derinleşiyor. Toplum daha büyük maliyetlere katlanmasın. Yoksa geçen her gün zaten bizim lehimize, onun lehine değil. Biz bunun da farkındayız ama biz Erdoğan’ı değil ülkeyi düşünüyoruz. O ise sadece sarayı düşünüyor. 'Ben burada oturayım, ne kadar uzun süre oturursam o kadar daha zenginleşirim' diyor. Ben zenginleşirim, çoluğum çocuğum zenginleşir, bizim çevremiz zenginleşir, onun da amacı o. Çünkü Erdoğan ve çevresinin temel hedefi, devleti soyulacak organ olarak görüyorlar. Ne kadar çok soygun yaparlarsa o kadar amaçlarına ulaşmış olacaklar."


'OTORİTER BİR YAPIYLA AYNI MASAYA OTURMAYIZ'

Parlamenter sisteme dönüşün mümkün olmadığını savunan bazı AK Partililer sistemdeki aksaklıkların giderilmesi için bir revizyon yapılabileceğini ifade ediyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Sistemle ilgili muhalefete bir revizyon önerisi ile gelinirse tutumunuz ne olur, kapı açar mısınız" sorusuna, "Otoriter bir yapıyla aynı masaya oturmayız" yanıtı verdi ve şöyle devam etti:

"Bütün yetkiyi zaten bir kişiye vermişler. O bir kişinin talimatı Bahçeli için de geçerli, MHP'li milletvekilleri için de AK Partili milletvekilleri için de geçerli. Bunların bir düşünce üretme kapasiteleri artık yok. Bu saatten sonra olamaz zaten. Yetki oraya (Cumhurbaşkanına) verilmiş. Yetkilerini belki az bulup, 'parlamentonun yetkilerini biraz daha nasıl kısıtlayabiliriz' diye düşünebilirler. Belki böyle bir düzenleme getirebilirler. Ona da Bahçeli ne der bilmiyorum."


PARLAMENTER SİSTEM ÇALIŞMASINDA İLKELERİN NETLEŞMESİ BEKLENİYOR

Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı parlamenter sistem isteyen Millet İttifakı'nın 4 partisi ile DEVA ve Gelecek partilerinin temsilcileri ortak bir parlamenter sistem modeli için çalışma yürütüyor. Aralık ayı başında sonuçlanması beklenen çalışmanın tüm liderlerin katıldığı bir programla kamuoyuna duyurulması beklentisi var. Kılıçdaroğlu bu beklenti ile ilgili, "Görüşmeye bağlı, önce bir ilkelerin netleşmesi ve kabulü gerekiyor. Netleştikten sonra, liderler bir araya gelip bunu imzalasınlar mı, yoksa genel başkan yardımcıları bunu bir araya gelip imzalasınlar mı? O aşamada oturulur konuşulur" değerlendirmesinde bulundu.


'İTTİFAK BİLEŞENLERİNİ DEVRE DIŞI BIRAKIP 'BEN CUMHURBAŞKANI ADAYI OLACAĞIM' DİYE ORTAYA ÇIKMAYIZ'

Kemal Kılıçdaroğlu siyaset gündeminin önemli tartışma başlıklarından "Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı" sorusuna da bir kez daha "Ona ittifak karar verecek. Biz istişare eden bir ittifakız, dolayısıyla bizim kalkıp da ittifakın diğer bileşenlerini tamamen devre dışı bırakıp ben cumhurbaşkanı adayı olacağım diye ortaya çıkmak gibi bir anlayışımız yok. Oturulur, karar verilir ona göre bir yol haritası belirlenir" yanıtı verdi.


'SURİYE, IRAK TEZKERESİ MYK’DA GÖRÜŞÜLECEK'

Cumhurbaşkanı'na Suriye ve Irak'a asker gönderme konusunda verilen yetkinin iki yıl daha uzatılmasını öngören tezkere Meclis’e sunuldu. Gelecek hafta görüşülmesi beklenen tezkere ile ilgili İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, eleştirilerinin baki kalması kaydıyla evet oyu vereceklerini açıkladı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu partisinin tutumunun ne olacağı sorusu üzerine, tezkerenin daha yeni geldiğine dikkat çekti, “Daha vaktimiz var. Arkadaşlara içeriğini sordum. Bir önceki tezkereden farklılık var mı, yok mu? MYK’da görüşeceğiz” dedi.


'AK PARTİ DİYE BİR PARTİ YOK ASLINDA!'

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Suriye’ye yeni bir operasyon olasılığı ve bunun AK Parti tarafından iç politikada kullanılacağı yorumlarıyla ilgili değerlendirilmesinin sorulması üzerine de şunları söyledi: “AK Parti’nin ne yapacağından çok Erdoğan’ın ne yapacağını sormak lazım. Çünkü AK Parti diye bir parti yok aslında. Bir kişi var orada. Orada AK Parti sırasında oturan milletvekillerinin bu bir kişiye itiraz etme, düşüncelerini ifade etme şansları zaten yok. Dolayısıyla o çerçevede bakmak lazım. Erdoğan ne yapar? Erdoğan’ın ne yapacağını kimse bilmez! Çünkü sağlıklı bir yönetim anlayışına sahip değil. Ne yapacağını kimse bilmiyor."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *