Yazar Eylem Tok'un 17 yaşındaki oğlu 1 Mart'ta kullandığı arabayla yol kenarındaki ATV tipi araçlara çarparak bir kişinin ölümüne dört kişinin de yaralanmasına neden olmuştu.
Eylem Tok ile oğlunun kaza sonrası İstanbul Havalimanı'ndan Mısır'a kaçtığı sonrasında da Amerika Birleşik Devletleri'ne gittikleri ortaya çıkmıştı. Ardından, zanlıların hem diplomatik yollardan hem de Interpol vasıtasıyla Türkiye'ye iadeleri istenmişti.
Türkiye’nin konuştuğu kazada dikkat çeken iddia ortaya atılmış ve iki araçta toplamda 10 çocuğun olduğu ancak yurt dışına kaçan T.C. hariç 8 kişinin ifadesinin alındığı belirtilmişti. Araçta bulunan ve adı dosyada geçmeyen 10. çocuğun Yıldırım Demirören'in oğlu olduğu iddia edilmişti.
İddiaların gündemde yer bulması üzerine Demirören Grubu’ndan üst düzey bir kaynak Halk TV’ye konuşmuş ve iki çocuğun tek ortak yanlarının ortaokul yıllarında birbiri ile arkadaş olduğu belirtilmiş ve Cemal Demirören'in 2-3 aydır Türkiye'ye gelmediği ifade edilmişti.
"Revna Demirören haberin basit bir kaza gibi yayınlanmasını istiyor"
Sosyal medyada yer alan yeni iddialara göre olaydan 15 saat sonra DHA muhabiri Rojda Altıntaş, Bülent Cihantimür’ün yardımcısını arayıp haber konusunda bilgilendirmek istiyor. Ancak yaşanan telefon görüşmesinin ardından Rojda Altıntaş, Revna Demirören'in şoförü İlker Demirören'in peş peşe aramalarına maruz kalıyor ve haberin yayınlanmaması için baskı yapıyor.
Altıntaş ise şoförleri olduğundan emin olmak için geri arıyor ve şöförün telefonundan görüntülü olarak konuşuyorlar. Görüntülü aramaların ardından iddiaya göre Revna Demirören haberin basit bir kaza gibi yayınlanmasını istiyor.
Rojda Altıntaş'tan iddialara açıklama
Söz konusu bu iddiaların gündem olmasının ardından Rojda Altıntaş, sosyal medya hesabından açıklama yaparak ses kayıtların doğruluğunu kabul etti.
Altıntaş'tan yapılan açıklama şöyle:
Kamuoyunu yakınen ilgilendiren ‘Eylem Tok’ olayıyla ilgili yeni bilgilere ulaşmam ve yayınlamam girişimleri kapsamında bağlı bulunduğum yayın kuruluşunun patronajı ve sair çevreler tarafından çeşitli baskılara maruz kaldım.
Bu noktada aileme yönelik endişelerimden dolayı sekiz hafta boyunca sustum. Görüntüleri ses kayıtları dün gece bizzat kendim paylaştım. Bu noktadan sonra işsiz kalmayı göze alarak vicdanen rahat olsam da geç kaldığım için özür dilerim.
Genç bir kadın gazeteci olarak korkmadığımı ve gazetecilik faaliyetlerini alternatif yollarla muhakkak devam ettireceğimin altını çiziyorum.
Konuyla ilgili tüm girişimlerin kim veya hangi çevrelerden gelirse gelsin avukatım Mehmet Zengin tarafından kayıt altına alınarak hukuki takibi yapılacaktır.