Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara
Damga Gündem Ders almak çok mu zor?

Ders almak çok mu zor?

Tarih övünme değil, günümüzün tarihini yazacaklara ders verme aracıdır. Ne var ki bizi yönetenler tarihten ders, ibret almaktan uzaktırlar ve bu yüzden tarih hep tekerrür eder.

Okunma Süresi: 4 dk

Tarih övünme değil, günümüzün tarihini yazacaklara ders verme aracıdır. Ne var ki bizi yönetenler tarihten ders, ibret almaktan uzaktırlar ve bu yüzden tarih hep tekerrür eder.
Çok eskiye gitmeden 50 yaş üzeri hemen herkesin az-çok acısını çektiği 12 Eylül 1980 darbesine uzayan yolculuğu hatırlatmak gerek. Ve elbette ki 11 Eylül 1980’de en kanlı biçimde süren eylemlerin, bir gün sonra 12 Eylül günü nasıl olup da şıp diye kesildiğini sorgulamak gerek. Her gün toprağa düşen pek çok gencimizin, Çorum olaylarının, Kahramanmaraş olaylarının acısını yeniden yüreğimizde hissetmek gerek.
Bugün geçmişe bakan herkes o günlerde yaşanan olayların büyük bölümünün provakasyonlar sonucunda yaşandığını, hatta bizzat provakasyon amaçlı olduğunu söylemekte, yazmaktadırlar.
Provakasyonlar her zaman olmuştur, olacaktır, ancak bunların meyve vermesi için, uygun ortam gerekir. O dönemde yazık ki böyle bir ortam vardır. Dönemin egemen siyasetçileri arasındaki polemikler, aylarca cumhurbaşkanı seçilmemesi; "Benim gencim iyidir, seninki kötüdür." yaklaşımıdır ki o kanlı günlerin ve ardından da darbenin acılarını yaşamamıza neden oldu.Darbe sonrası inşa edilen sosyal ve ekonomik yapının acı meyvelerini ise bugün bile yemeye devam etmekteyiz.
Darbeden sonraki dönemlerde de bitmedi acılar. Madımak, Başbağlar katliamları; açılımlar, saçılımlar; masa kurmalar, devirmeler bitmeyen dertlerle yoğrulduk yıllarca. O günkü siyasetçilerin yanlışlarını görmek marifet değil elbet. Asıl marifet, onların hatalarına düşmemek; aynı yolun taşlarını gafletle, ihanetle döşememektir.
2002 yılında topluma umut veren, geçmişin hatalarını tekrar etmemek vaadiyle onun gönlünü kazanan iktidar partisi bir süre barış dilini sürdürmeyi başarsa da özellikle ekonomik açmaza girdiğinde topluma zehir saçmaya başladı. Tüm seçim stratejilerini ötekileştirme üzerine kurdu. “Benim yüzde ellim” bu iktidarın en önemli icadı oldu. Bu iş muhalefete de yaradı elbet. Onlar da diğer  yüzde ellinin korku ve kaygıları sayesinde, zahmetsizce % 25-30 oy alabildiler. Özellikle Sayın Tayyip Erdoğan yaptı bu ayrıştırıcı dilin bayraktarlığını. Seçim öncesi bağırdı, çağırdı, kırdı, döktü; seçimde istediğini alınca da balkona çıkıp kucaklama nutku attı.         Attı; ama bu nutuklar, öteki % 50’nin         içine ısınmadı.
31 Mart  seçim kampanyası, bu saldırgan, nefret saçan dilin en yoğun kullanıldığı dönem oldu. Bu kez Devlet Bahçeli de girdi devreye. Ortalık, illetten, zilletten, FETÖ’den PKK’dan, hainden geçilmez oldu. Hele memleketin asayişinden sorumlu SOYLU bakanın kendine çok yakışan         sözleri(!)
Bu sayede Cumhura dahil olmayan herkes de az buçuk hain, terörist olduğunu öğrendi.İktidarın, Öz Çiftlikbank'ı, İstanbul’u vermeme çabası dışında, seçim bitti. Erdoğan, bu kez balkona çıkmadan “Demiri soğutmaktan, Türkiye ittifakı”ndan bahsetmeye başladı. Bahçeli ise halen savaş davulları çalmaya devam ediyor.
Bunca vatansever (!) gayret meyve vermeseydi yazık olurdu. Gemi su almaya başladı. İktidar en büyük kalelerini kaybetti. Ardından yandaş sendikalara gönülsüz eklenenler gitti. Sırada on binlerin olduğu da bir sır değil.Ve hepsinin üstüne tüy diken Ankara-Çubuk’ta, şehit cenazesinde Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik vahim linç girişimi. Şimdi iktidar kanadı kınama kuyruğunda. Hele "CHP’lileri şehit cenazelerine almayın." diye barış cevherleri yumurtlayan İçişleri Bakanı Soylu’nun kınası müthişti.Ey koltuk sevdalıları! 
Zatınız, koltuğunuz bu büyük milletten, bu büyük devletten, bu cennet vatandan daha mı büyük, daha mı değerli ki onu korumak için toplumu zehirlediniz, zehirliyorsunuz. Göreviniz bu ülkeyi, milleti bölmek değilse eğer susun biraz. Bağırıp çağırmayın. Karşınızdaki herkes düşmanınız değil. Asıl düşmanı, içinizde,  alkışçılarınızın; yaktığınız ateşe benzinle seğirten sahte dostlarınız arasında arayın.
Siz kendinizi, çevrenizi değiştirmezseniz yine millet söyleyecek son sözü. Çok geçmeden benzerlerinizle dolu siyaset mezarlığına gömecek sizi. Benden söylemesi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *