Flash Tv'de yayınlanan Gülgün Feyman İle Beni İkna Et programına katılan Damga Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve İstanbul Gazeteciler Dernek (İGD) Başkanı Mehmet Mert, gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. CHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi Grupbaşkanvekili Doğan Subaşı'nın da
da katıldığı programda konuşan Mehmet Mert, İBB'ye yönelik başlatılan terör teftişinin yeni bir seçimin habercisi olabileceğini söyledi. Türkiye'nin 2022 yılında önemli gelişmeler sahne alabileceğini vurgulayan Mert, “Bugün İçişleri Bakanlığı'nın İBB'ye başlattığı terör teftişini konuşuyoruz. Ülkenin gündeminde bu var. Ama neden? Bunu doğru okumak lazım. Ortada Türkiye'nin benimsediği güçlü bir Ekrem İmamoğlu gibi siyasi bir figür var. Kendisinin hedef alındığını düşünüyorum” dedi.
Karalama kampanyası içindeler
İktidarın İmamoğlu'nu yıpratmak istediğini anlatan Mehmet Mert, “2019'da bu ülke ciddi bir yerel seçim yaşadı. Belki 100 yıl konuşulacak olay yaşandı. Seçimi kazanmış Ekrem İmamoğlu'na, 31 Mart 2019'da mazbata verildi. Seçimi kazanmasına rağmen ekranlar karartıldı, haber ajansları bilgiyi sakladı. O gece İmamoğlu'yla birlikte seçim ofisindeydim. Ve İmamoğlu o gece Türkiye'de bir marka haline geldi. Biz o gece bütün seçim ofislerinden gelen sonuçları topladık ve CHP'nin kazandığını söyledik. İmamoğlu da o gece yeni bir aktör, Türkiye'nin kazandığı yeni bir siyasi figür oldu. O figür, Haziran seçimleride markasına değer kattı. Bugün gördüğüm İBB'ye yapılan her türlü karalama kampanyası geri tepecek. Buna Devlet Bahçeli de dahil oldu. İmamoğlu görevden alınmalı dedi. Bir genel başkan bu lafı ediyorsa elinde bir bilgi, belge olmalı. Eğer yoksa insanları huzursuz etmeye hakkınız yok. Bugün 20 milyon insanın yaşadığı bir şehri yönetiyor İmamoğlu. Düşünsenize ben İETT'de şoförüm yarın belediye başkanının kim olacağı tereddütüyle çalışıyorum. Varsa şayet ortada terörle bağlantılı kişiler onları yakalamak da tutmak da sizin göreviniz” açıkamasında bulundu.
Bu gündem İmamoğlu'na yarar
Hükümetin İmamoğlu ismini hedef almasıyla aslında İmamoğlu'na değer kattığını da belirten Mert, “Ben köşemde de yazdım. Millet İttifakı aylardır ortak adayını açıklayamıyordu. Ancak Cumhur İttifakı bu yaptıkları, Millet İttifakı'nın adayını belirlemiş oldu. Bence olup biten bu hadiseler Ekrem İmamoğlu'nun olası bir seçimde itibarsızlaştırılması adına yapılan şeylerdir. Aynısı yarın Ankara'ya da olacak, İzmir'e de olacak. Amaç muhalifleri itibarsızlaştırmaya çalışmak. Bugün terörle bağlantısı olan kişiler yok mu? Vardır. Toplumun her kurumunda kötü niyetli insanlar vardır. Ama bunu sadece İBB'de var deyip, elinizde bilgi belge yokken bir kurumu itham ediyorsanız ben buna şüpheyle bakıyorum. AK Partili Bağcılar'da, Arnavutköy'de, Zeytinburnu'nda yok mu? Bunları ben bilemem ama belki vardır. İnsanlar temiz olduğunu neyle beyan ediyor? Adli sicil kaydıydıyla. Bu kaydı Adalet Bakanlığı veriyor. Burada sorumlu olması gereken bakanlıktır. Ha kişi işe girdi sonra mı terörle bağlantı sağladı bunu da denetleyecek izleyecek, İçişleri Bakanlığı'dır, emniyettir, jandarmadır” ifadelerini kullandı.
Evrak krizi yaşandı
İBB ile İçişleri Bakanlığı arasında terör teftişi hususu konusunda evrak krizi yaşandığını da iddia eden Mert, “İmamoğlu bakanlığa konuyla ilgili dilekçe yazıyor. Bana 577 kişinin adını verin diyor onları işten çıkarayım diyor. Bakanlık cevap vermiyor. İmamoğlu, 27 Aralık'ta tekrar soruyor, bakanlık şöyle bir cevap veriyor; “Biz size Evrek Bilgi Sistemi üzerinden 24 Aralık'ta cevap verdik.” İBB buna hayır diyor, Bakanlık dönüyor; “Sizin sisteminiz hatalı” diyor. Halbuki öyel bir şey de yok. Olayla ilgili daha sonra Bakanlık sosyal medyadan malum açıklamayı yapıyor. Bu doğru değil. Aynı şeyi İBB yapmış olsa bugün burada yaptığım eleştirileri İBB'ye yapardım.
Bugün internet çağındayız. Bir zahmet bir görüntü atın, mail atın. Bir şeyler yapın yani.
Yahu hükümette biziz muhalefette biziz. Herkes bu ülkenin evladı. Bu kurumlar birbirleri ile sağlıklı iletişim kurmak varken, adil olmak varken niye bu hale düşer? Ben şu an 86 bin İBB çalışanından biri olmak istemezdim. Çünkü zan altında yaşıyorlar1 şeklinde konuştu.
İmamoğlu doğal aday
Ekrem İmamoğlu isminin Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı olması gerektiğini de vurgulayan Mert, “Cumhur İttifakı önünde bir anket var. Ankete göre Erdoğan'ı en çok zorlayacak isim İmamoğlu. O nedenle seçim öncesi İmamoğlu'nu biraz yıpratma gayreti içine girdiler diye düşünüyorum. Tüm bu verilere rağmen Millet İttifakı İmamoğlu dışında bir ismi aday yaparsa; seçime 1-0 geride başlar diye düşünüyorum” dedi.
Bu olaylar seçim olacağını gösteriyor
Yayına katılan CHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi Grup Başkanvekili Doğan Subaşı da Mehmet Mert gibi yakın zamanda seçim olacağı görüşünü paylaştı. Mert'in; “İBB'ye yönelik başlatılan terör teftişinin nereye varacağını düşünüyorsunuz” sorusunu cevaplayan Subaşı şu ifadeleri kullandı; “Bu açık bir şekilde İBB'yi, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu yıpratma çabasıdır. Ben bu minvalde haziran veya sonbaharda seçim olacağını düşünüyorum. Bugün bize atılan iftiralar böyle bir havanın yakın olduğunu gösteriyor. Toplumun geniş kesimlerinde bize karşı bir sempati varsa bunu yok etmek istiyorlar. Ekrem İmamoğlu başkanımızın toplumda ciddi bir karşılığı ve sempatisi var. Buna zarar vermek için çeşitli nafile çabalar içine girmiş durumdalar.”
Kayyum ihtimali yok
İBB'ye yönelik bir kayyum atanabileceği dedikodularını da net bir dille yalanlayan Subaşı, “Böyle bir şey söz konusu değil. Bugün gündeme getirilenlerin hepsi tutarsızlık taşıyor. Hiçbirinin somut bir dayanağı yok. Dolayısıyla bu ortamda böyle ihtimalleri dile getirmek anlamsız. İBB, millet iradesiyle seçilmiştir ve görevine devam edecektir” dedi.
Devlet ciddiyeti nerede?
İBB ve İçişleri Bakanlığı arasındaki belge krizine ilişkin de konuşan Subaşı, ortada bir devlet ciddiyeti olmadığını söyledi. “Devlet ciddiyeti nerede?” diye soran Subaşı, “Şimdi son dönemde devlet kurumlarının içindeki ciddiyetsizlikleri görüyoruz. Bize Belediye'ye yazı göndermişler vs. İçişleri Bakanlığı akşam 8'de bunu Twitter'dan açıklıyor. Bir bakanlığın böyle bir şey yaptığı daha önce görülmüş mü? Devletin bir işleyiş biçimi var. Bu şu partiye bu partiye göre değişmemeli. Son dönemlerde devlet sanki devlet sorumluluğuyla hareket etmiyor da birilerinin şahsi malıymış gibi bir görüntü veriyor. Bu da bizi üzüyor. Bu konu nereye gider? Yani şimdi teftişte bakılacak hususlar gerçekten Bakanlığın iddiaları doğru mu? Teftiş yapılıp tespit yapılması gerekirken şimdi tespit yapmışlar teftiş yapacaklarmış. Tam tersi ilginç bir garipliğin içindeyiz. Tabii ki eksiklerimiz olabilir. Biz de o teftiş raporuna göre bakarız yolumuza devam ederiz. Olacak olan budur” değerlendirmesinde bulundu.