Hep yazmak istedim.
Yok aslında birilerine anlatmak istedim hep ama kendime bile anlatmaya korkuyordum.
Utanıyordum....
Utanmamak mümkün değildi ki;
Her bayram bende derin bir yara olarak tekrar alevlenir
Sessizce ağlar...
Kalbime gömmeye çalışırım ama nafile yıllar geçtikçe daha da derinleşiyor bu acı ve benim o dönemdeki çaresizliğim.
Biz üç kardeştik
Ben Ali abim ve kız kardeşim Gülşen
Aramızda birer yaş farkı vardı.
Annem üst üste doğum yapmıştı .
Beraber büyüyorduk bizler.
Daha doğrusu birbirimizi büyütüyorduk.
Ben abim okula gidiyorduk.
Ama kız kardeşim Gülşen'i, babam okula göndermemişti...
Kızların okul okumasını doğru bulmuyordu babam ve akrabalarımız ....
O zamanlar bunun nasıl acı bir şey olduğunu bilebilecek yaşta olmadığımız için kız kardeşimin niçin okula gönderilmediğini sorgulayamadık.
Olağan bir şeymiş gibi geliyordu bize.
Erkekler her şeye layık !
Ama kızlar ev kızı olmalıydı anlayışını bizde kabul etmiştik .
Aslında okulda çok sayıda kız öğrenci olmasına rağmen babama ya da anneme niye kardeşimi de okula göndermediniz diye sorduğumu hatırlamıyorum ?
Çok sonra liseye gidince bu soruyu öfke ile sormuştum aileme!
Ve bana cevap veremediler....
Pişmanlıklarını ifade etmek dışında yapabilecekleri bir şey kalmamıştı ...
Ama kız kardeşim için;
Hiç de böyle anlattığım gibi kolay geçmemişti yıllar.
Kendi kendisine okuma ve yazmayı öğreniyor çoğu zamanda ben de ona yardımcı oluyordum....
Ama
Hep okula gitmek istediğini söylerken,
Göz yaşlarına boğuluyordu.
Bu yıllarca devam etti.
Bunu söylerken bile yüreğim bana isyan ediyor hala!
Niye bir şeyler yapmadın?
Niye kız kardeşini okutmak için mücadele etmedin?
Bende çocuktum daha diyorum kendime !
Bir şeylere itiraz edecek yaşta değildim diye kendimi ikna etmeye çalışıyorum?
Bu hesaplaşma hayatımın bir parçası oldu hep....
Bir bayram arifesinde,
Kız kardeşim bana "hiç fotoğrafı olmadığını "ve fotoğraf çekmek istediğini söyledi ve ekledi ''pantolonla çekmek istiyorum'' dedi
''..Beni götürür müsün fotoğrafçıya?''
O zamanlar Batmanda bir veya iki fotoğrafçı vardı .
İnsanların en çok gittiği fotoğrafçı Kemal Tapanın fotoğraf dükkanı idi....
Bende ''olur'' dedim.
''Ama babam izin vermez'' dedi...
Ben ona ''olsun söylemeyiz babama olur biter''..
Öyle çok sevinmişti ki !
Nazım Hikmet'in ,Abidin Dino'ya sorduğu "mutluluğun resmini yapabilirmisin Abidin?" dediği o sahne oluşmuştu bir anda.
Öyle bir mutluluk işte...
Güvercin uçuşu gibi..
Ama nereden bilebilirdim ki?
Kız kardeşimin ilk ve son fotoğrafı olacak diye.
O kurban bayramını
Fotoğraf çektiği için
Kısa ömrümün en mutlu bayramı olarak geçirmişti.
Canım kardeşim...
Ne olur beni bağışla ....
Sana yeteri kadar destek ve sana doğru dürüst abilik edemediğim için ...
Mekanın cennettir inşallah
Okunma Süresi: 3 dk
Yağışlar işe yaradı mı? İstanbul barajlarında son durum ne?
#İstanbul Haberleri / 23 Kasım 2024
Reçeteli giden hastalar ilaçsız geri dönüyor!
#Sağlık / 23 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *