Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara
Damga Gündem Bir millet iki dövlet!

Bir millet iki dövlet!

Kardeş dediğimiz ülke için doğu kapısını kapalı tutup, Ermenileri boğduğumuzu zannedip, başta Kars olmak üzere sınır bekçileri olan Kuzey Doğu Anadolu bölgesindeki illerin yoksullaşıp, batı bölgelerine göç etmesine yol açan anlayışın hala hüküm ettiği bir süreçte Posoflu gazeteci meslektaşımın sanal ortamda paylaştığı bir yazı benim de bugün ki         yazımın ana konusu oluveriyor.

Okunma Süresi: 4 dk

Kardeş dediğimiz ülke için doğu kapısını kapalı tutup, Ermenileri boğduğumuzu zannedip, başta Kars olmak üzere sınır bekçileri olan Kuzey Doğu Anadolu bölgesindeki illerin yoksullaşıp, batı bölgelerine göç etmesine yol açan anlayışın hala hüküm ettiği bir süreçte Posoflu gazeteci meslektaşımın sanal ortamda paylaştığı bir yazı benim de bugün ki         yazımın ana konusu oluveriyor.
Çünkü yıllardır dikkat çektiğim konuların başında gelen ve maalesef  hala kanayan bu yarayı  yeniden deşmiş ve kardaş denen Azerbaycan'ın bir gram mazot ve doğal gazı parasız vermediği gibi, yavru vatan dediğimiz ve özellikle şu son günlerde bizi Avrupa ile yeniden karşı karşıya getiren, deniz altı yakıt arayışları ile         gündemimize giren Kıbrıs'ı hatırlattı.
Gece kondu evlerini andıran prefabrike gümrük binalı Türkgözü (Badele) Gümrük Kapısının olduğu Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol ve Doğalgaz Boru hatlarının geçmesine karşın, hala beklenen  ithalat ve ihracatın yapılmadığı ve hatta bu zamanda hala kömür, tezek, odunla ısınan, dereleri HES'lerle kurutulan ülkemin Gürcistan'a komşu ilçesi Posof’lu Gazeteci Burhan     Özkoşar'ın kendi özel sayfasında paylaştığı, 'Gardaş ülke vizeyi kaldırdı seviniyoruz. Gürcistan bırakın vizeyi pasaport da istemiyor. Kimlik yeterli! Bir millet iki dövlet' satırlarını okuyunca yanımdaki Azeri Üniversite öğrencisine dönüp, biraz da kızarak, 'Bak biz size kardeş derken, bayrağınız hem Türkiyeli, hem de bir Kürt olarak iş yerimizin masasında onurlandırırken siz Kıbrıs'ı tanımadığınız gibi yıllardır devlet olmanıza karşın daha yeni vizeyi kaldırıyorsunuz, bu nasıl kardaşlık?' diye sitemde     bulunuyorum.
Ve Türkgözü, Aktaş adlı iki gümrük     kapısı olmasına karşın Araplarlarla, Iraklılarla sıkça bir araya gelen hatta Musul'da esir alınan bugüne kadar Gürcistan ya da Kafkasya ülkelerinin konsolos, büyükelçi yahut  belediye başkanları ile bir araya gelemeyen, ortak bir fotoğraflarını dahi görmediğimiz Ardahanlı siyasiler gibi, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun Twitter hesabından yaptığı paylaşımda "Cenap Cumhurbaşkanı (İlham) Aliyev'in Sayın Cumhurbaşkanımıza geçen hafta ilettiği üzere Azerbaycan, Türk vatandaşlarına 1 Eylül'den itibaren vizeyi kaldırıyor. 'Bir millet iki devlete' yakışan oldu" demesi de ajanslara haber olarak giriyor. Yeniden Azeri öğrenciye dönüp, 'Kardaşız diyorsunuz, ama Hristiyan Gürcistan'ın, sizin hala ülke olarak tanımadığınız Kıbrıs gibi kimlikle giriş, çıkışımıza izin verirken siz daha yeni vize kaldıracağız diyorsunuz. Bu mu  kardaşlık?' dediğimde o da dönüp bana; 'Siz de zamanında yani Iğdır Milletvekili Sinan Oğan'ın önerge hazırladığı ve bu katliamın tanınması için verdiği önergeyi AK Parti'nin reddettiğini biliyor musunuz ve  Hocalı katliamını siz de hala görmezden gelip, tanımıyorsunuz, kardaşlık bu mu?' diyerek savunmaya geçiyor.
Ve Azeri öğrencinin bu savunmasına baktığımızda; kardaş da olsan önce menfaatler dünyasında yaşadığımızı hatırlayarak, Gürcistan'dan sürgün edilen Ahıskalıların geri dönmesi için büyük bir mücadele içinde olduğunu bildiğim meslektaşım Burhan Özkoşar'ın bugünkü yazıma konu olan yazıyı paylaşırken kardaşız diyen ama Türkiye'ye getirildiklerinde ata/dede yurtları olan ve her geçen gün devam eden göç ile çocuk     yapacak insanların kalmadığı, yaşlı bir iki insanın beklediği Posof'a değil ülkenin en güzel yerlerine yerleşmeyi ön koşul olarak ülkem dedikleri ülkelerine dayatan Ahıskalıların kardaşlığını da sorgulamayı düşünüyorum.  Ama yazım uzadı, yazılarımın yayınladığı gazeteler yazımı bekliyor diyerek yorumun devamını sonraya ve bu kardaşlıkları değerlendirmeyi de siz okurlara bırakıyorum..
Ha bu arada son satır diyerek dün 'Esad kardaşım' diyerek bağrımıza  bastığımız Suriyelileri de 'Göçmen, sorunlu insanlar' baskısı ile  kovmaya çalıştığımız ama onların da hala savaş halinde olan Esed'li Suriye'ye gitmek istemediklerini ve doğu kapısının kapanması sonrası Suriyeliler gibi ata/dede topraklarımızdan göç edip, gittiğimiz ve adeta işgal ettiğimiz, trafikten, betondan, kap, kaçtan, her gün yeni cinayet haberle ile boğduğumuz İstanbul'da eyleme hazırlandıklarını da gelen son haber ile     öğreniyorum.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *