Olağanüstü bir gündemim yaşandığı dünyadaki Müslüman camiasının en değerli günlerinden olan Kurban Bayramının kutlandığı şu günlerde onca ülkede akan kanla nasıl bir atmosferde bayrama seyran denilir ki?
Bilmem ama Başkan Erdoğan'ın ABD başta olmak üzere ekonomik savaş başlatan ülkelerin bizim ülkemize yönelik olarak ortaya konan ekonomik baskıyı, 'Bayrağa yapılmış bir saldırıdır' diyerek her gün altına ateş verdiği milliyetçilik üzerine yürütülen siyasetin yerli mallarla kurtarılıp, kurtarılamayacağı gibi akan onca kanın içinde kutlu olsun diyemediğimiz bayramın bayramlıktan çıkıp, seyrana dönüşecek diye bekleyemeyiz.
Müslüman ülkelerin bizim dernekler gibi her birinin bir tarafa çektiği Hristiyanların AB ve ABD çatısı altında bir birlerini yormadığı şu dünyada bayramların nasıl olup seyrana dönüşeceğini sorgulamak ve buna göre bir siyaset izlemek en doğrusudur desekte kimsenin dinleyeceği de yok ya neyse..
Çünkü bu dünyada akan kanın eşliğinde kutsal bayram Kurban bayramına hayırlı olsun, kutlu olsun derken bir boğazımız yutkunuyorsa demek ki bayramlar hala seyrana dönüşmemiş demektir.
Yine de bir umut diyerek bayramını kutlar, kan ve göz yaşının olmadığı bir dünya umuduyla barışın, kardeşliğin gerçek anlamda hayata geçmesini ve her bayramın seyrana dönmesini için elimizde ancak diyerek dua ediyoruz.
**
Geride ama fotoğraflarda kalan yıllar..
Bir bayramı daha geride bıraktığımız
şu günlerde Mustafa Keser'in şarkıları
eşliğinde başına oturduğum bilgisayarım başında günün yazısına başlamadan önce açtığım facebook sayfam açılır açılmaz önüme gelen ve 7 yıl önceki bir fotoğraf karesine bakınca yılların nasıl olupta hızla geçtiğini bir kez daha anımsattı.. Hayat denen keşmekeşin arasında unuttuğumuz onca anı ve yaşanılmışlıklarımızı bizlere hatırlatan fotoğraf karelerine dalıp, o an ve o anda önce yaşananların değerini ne kadar bildiğimizi de bana sorduruyordu. 24 Saat denen gün boyunca hayatın yapraklarında hızla düşüp gittiğini bile fark etmediğimizi bir kez daha bana hissettiren o fotoğrafta gördüklerimin dışında fotoğraf karesinde olmayan onca yaşanmışları da bir anda bana hatırlatıp, bayram günüde olsa beni hüzünlendiriyordu. Neler yaşanmış, kimler gelmiş, kimler gitmişti o karede olup, olmayanlara birlikte çekip giden yıllar içinde. Hem de ne değerini bilmiş, nede fark etmiştik çekip gidenlerle birlikte geride kalan yıllar... Geride ama fotoğraflarda kalan o anların yeniden yaşanmasın mümkün mü bilmem ama yenilerinin de hızla akan yılar gibi geride kaldığını bir tür anlayamadığımız gibi değerlerini de anlayabiliyor muyuz ki? Bilemiyorum ama daha dün bayram heyecanı vardı, şimdi ise çekip gidenlerin de içinde olduğu anılar dolu bir fotoğraf var karşımda.
Yani kısacası bugünün değerini anlamayıp, yeni bir günün özlemini çeken bizlerin dün yaşanan onca günün değerini de anlamadık, her saniyenin bizden gittiğini her geçen gün yorulan kalp, dökülen yüz, zayıflayan kas, parmakların sızlamasın da bir kez daha anlarken. Ve hayat denen koşuşturma içinde her geçen an bir fotoğraf karesi gibi sadece anılaşıp, bir kenara bırakılıyordu yarında bizleirn sadece anılarda hatırlanacağı gibi..
**
Ardahan’dan kamuoyuna!
Bu kent vilayet olamaz denilirken bizim de içinde olduğumuz kişilerin verilen mücadele sonucu Ardahan yeniden vilayet oldu..
İki ülkeye komşu olan bu kentin gümrük kapıları açılmaz diyordular, bizimde içinde olduğumuz kişilerin oluşturduğu kamuoyu ardından önce Posof, ardından Aktaş Gümrük kapıları açıldı..
Eğitim, öğretim de derecenin her geçen yıl biraz daha gerilediği bu kente üniversite açılmaz deniliyordu, bizimde içinde olduğu kişilerin ısrarı sonrası önce yüksek okul ardından bugün Kafkaslara hitap eden bir üniversitemiz oldu..
Başta okulları olmak üzere ev ve iş yerlerinin tezekle ısındığı bu şehrin sınırları içinde geçen petrol ve doğalgaz boru hatlarından Ardahan’dan faydalanmalı diyerek çıkılan yolda verilen mücadelede içinde bizimde olduğu kamuoyunun oluşturulması ile bu kentin merkez artık doğalgaz ile ısınıyor, Göle’de doğalgaza kavuşmak üzere..
Daha dün Karadenizlilerin elinde olan arıcılık bugün coğrafi işareti alarak Ardahanlıların elinde tatlanmıyor mu?
Atadan/dededen kalma yöntemlerle yapılan hayvancılık bugün modern ahırlarda Kars kaşarı adını unutturup, Göle ve Ardahan kaşarı olarak sofralarımız da değil mi?
Kent merkezinden çıkarılamaz denilen hayvan pazarı bugün modern bir hayvan pazarı olarak kent dışına taşınmadı mı, aynı meydanlar ilçelerde de yapılmadı mı?
Bu kent bugün aktif olmazsa da alt yapısı ile yatırımcı bekleyen Organize Sanayi Bölgesine sahip değil mi?
Ve daha niceleri verilen mücadele ve ortaya konulan birliktelikle gerçekleştiği onca olmaz denilenin olduğu, olmaya başladığı bu kent futbolda da neden bir üste yani 3. Lige çıkamasın?
Evet, bu kentin takımı olan Serhat Ardahan Spor’un son üç sezondur verdiği mücadele bu kente birçok spor tesisi kazandırırken küçük bir destek verilmesi halinde 3. Ligin kapısını açacağını ortaya koymuştur.
Bu nedenle bu açık çağrı ile bir kez bu kentin sahipleri olan siz Ardahanlılara sesleniyor ve diyoruz ki;
Yeter ki inanın ve küçükte olsa sunacağınız maddi bir destekle bu kenti futbolda bir üst TIK’a yani 3. Lige hep birlikte taşıyabiliriz diyoruz..
Haydi o zaman bu zaman..
Tüm Ardahanlıların olan futbol takımı Serhat Ardahan Spor’a küçük bir maddi destekle sahip çıkma zamanı...
Başta Türkiye Kupasında olmak üzere BAL liginde önünü açmak için yanında yer almalıyız.
Maddi katkı kampanyasını sürdüren Serhat Ardahan Spor, 29 Ağustos'ta Ardahan'da Sarıkamış Spor ile yapacağı Türkiye Kupası'na hazırlanıyor..
Okunma Süresi: 5 dk
İstanbul Ankara Arası Kaç Km ve Kaç Saat Sürer: Tren Var mı, Otobüs, Uçak Saatleri?
#Yaşam / 23 Kasım 2024
İstanbul Amasya Arası Kaç Km ve Kaç Saat Sürer: Tren Var mı, Otobüs, Uçak Saatleri?
#Yaşam / 23 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *