Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık sistemi adı altında, 'Dediğim, dedik, çaldığım düdük.. diktatörlük, tek adamlık' yaptığını iddia edenlere tek diyeceğim olabiliyorsanız, 'Okul Aile Birliği Başkanı olunda sizi göreyim' derim..
Çünkü gazeteciliğimin yanı sıra 2 stk başkanı olarak başkanlığın ne olduğunu 'Attan Düşene Sorun' derim..
Başkansın yönetimin, meclisin, bakanların, vekilin var..
Onları da dinleyecek, onların da onayını alacak ona göre adım atacaksın' diyenlerde olacak.. Ki buda demokrasinin birinci gereğidir.. derken bir de gelin başkanlığı Erdoğan'a yada Erdoğan'a ulaşamadıysanız bana sorun derim..
Ülkenin başındasınız, yapılacaklardan, yapılması gerekenlerden sorumlusunuz ve yapılacaklar, yapılması gerekenler yapılamadığı takdirde de kazığa, pardon oy kaybına, hedefe oturtulan da başkanlardır..
Peki bunların olması yada olmaması için önce yönetiminize, bakanlarınıza, vekillerinize, genel müdür yardımcılarınızla, danışmanlarınıza, hatta halka sormaya kalktığınızda yada 'Ben böyle bir şey düşünüyorum, gelin birlikte yapalım' dediğinizde 50 kafadan 49 ses çıkarsa ve bu 49'un 48'i 'hım, kım' ederse o yapılması, yapmak zorunda olduklarınızı nasıl yapar, hayata geçirirsiniz? Ve bugüne kadar düşünülüp, yapılmayanların suçunun ne olduğunu anlar mısınız?Bilmem ama 'Tek adam, diktatör' diye insanları, başkanları suçlamadan önce başkan Erdoğan'a ya da ulaşamadığınız da bana sorarsanız bizde başkan olarak, 'gel hele birde beni dinle' deriz..
Bilmem ama bu ülke de demokrasinin önünde ki engeller başta olmak üzere bir çok sorunu çözmesi, yapması gerekenlerin yani başkan dediklerimizin en büyük sorununun hiç bir şey yapmadan, kendilerine 'Falan yerin başkan yardımcısı, yöneticisiyim' dedirtenler olduğunu bir başkan olarak söylerim ve başkan olanın fikir ve görüşlerinin önüne sürülen engelleri saymaya başlarsam sayfalar yetmez..
Ama bir, kaç maddesini sayarsak;
Başkan: 'Gelin şunu yapalım' dediğinde yönetim, bakanlar, vekiller, müdürler, kurumlar 'oooo ya başkan başka işin yok mu?' der..
Ve Merkez Bankasının yönetimi gibi faizler şişer, bankalar kredi vermez, iş hayatı durur, ekonomik sıkıntı başlar..
Başkan: 'Ya kardeşim benim, bizim işim bu değil mi?' dese ve o yönetime, vekile, müdüre, bakana rağmen 'Yapıyorum' dese diktatör yada tek adam olur..
Ama başkanın takmadığı bir müdür gider ardından dolar ve faizler düşer..
'Gelin bir etkinlik, bir toplantı yapalım' der başkan..
'Kardeşim başka işimiz mi yok tatildeyim, evdeyim, uzağım, paramız gider'diyen yönetim, vekil, müdür, bürokrasi hayatı dondurup, bir şey yapılacaksa onunda şevkini başlamadan bitirir..
Tüm bunlara karşın başkan, yapılması gerekeni tek başına da kalsa yapmaya çalışır.. Yapar da.. Yapınca da bu kez 'Niye, nasıl yaptı?' diye sorgulandığı yetmez;
Bu kez de yine yönetim, bakan, vekil, basın, medya başkanı yalnızlaştırmaya başlar, bu tantanaya uyan halkta bir kuyuya atılan taşın peşine gider ve birleri de 'memleketi kurtaracağız' diyerek, 12 Eylül ve öncesindekiler gibi 15 Temmuz'da ki alçak girişim benzer girişimlere kalkar ve yapılacakları yaptırmadığı gibi ülkeyi 50 yıl, stk'yı ömür boyu geri götürüp, öldürür..
Bu ve buna benzer ve sayamayacağız kadar uzun nedenlerle de başkan atını sürer sürebildiği yere kadar..
Ama başkanlığın, 'diktatörlük, tek adamlık' olmadığı geç anlaşılsa da kazanan ülke, vatandaş, stk, halk, millet olur başkan kayıp etse de..
Ha anlatmak istediğim anlayamadıysanız o zaman açılışlarına yakın bir zaman kalan okullara, en azında açılılşlarında çocuklarınızla birlikte gidin ve 'Aile Birliği Başkanı Olun' derim..
Okunma Süresi: 3 dk
2024 PTT personel alımı başvurusu ne zaman, başvuru şartları neler? PTT memur alımı KPSS puanı kaç?
#Ekonomi / 24 Kasım 2024
Öğrencileri sevindirecek müjde! Okullar tatil edildi
#Eğitim / 24 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *