HDP'den aldığı destekle "Antalya'yı kaybettiysem, Ardahan'ı kazandım" diyen ama Ardahan'ı da kaybeden başkan Erdoğan'ın, son seçimde İstanbul başta olmak üzere bir çok yerde seçimi kendisi gibi kaybeden partisinin de içinde olduğu siyasetçilere seslenen CHP'nin, eski yönetim şekli olan parlamenter sisteme geri dönmek istemesiyle yeniden tartışılan başkanlık sisteminin , henüz oturmadığı ve birçok yeni sorunu da kendisiyle birlikte getirdiği ileri sürülmektedir.
Aslında aynı CHP'nin genel başkanı ve İstanbul İl Başkanının yerine oturmadığını ileri sürdükleri ve eski sisteme dönülmesini isterlerken , eyalet sistemli Amerika başta olmak üzere birçok ülkede hayatta olan ve gayet de barışçıl olan bir başkanlık sistemini önerdikleri de gözlerden kaçıyor.
Parlamenter sistem veya başkanlık sistemi de olsa , aslında bir bürokrasi sistemi olan ülkedeki sistemin ana sorununu siyasiler ve toplumun istemlerine ayak uyduramayan bürokratlar olduğunu Demirel, Özal, Çiller, Ecevit ve Erdoğan da sıkça belirtiyorlardı.
Ama Başkan Erdoğan dışında bu sorunu dipten çözmeye hiç birisinin cesareti ve gücü yetmedi.
Ve yetmezse de "Evet" diyen halktan da destek alan Erdoğan'ın referanduma götürerek kendisini başkan, ülke yönetim şeklini başkanlık sistemi yapmayı başardı... Ve yarım yamalak da olsa hayata geçirilen başkanlık sistemini kendisi ve emrindekilere hızla uygulatmaya başladı.
Bu başlamayla da mırıldamalar, şikayetler ard arda geldi, geliyor.
Bu mırıldamaların ve şikayetlerin artmasının altında yatan ise yetkileri elinden alınan bürokratların yani bürokrasi iktidarının , CHP başta olmak üzere siyasiler kanalıyla gündeme getirilmekten, tartışmaya açılmaktan öte bir şey değildir.
Çünkü bu sistem ; ülkenin kuruluşundan bu yana baş katipten genel müdüre kadar hatta askerin asıl iktidar olduğu bürokrasi gibi , görevleri yasa yapmak olan milletvekillerinin elindeki "Astığım astık, kestiğim kestik" gücünü ellerinden almıştır.
Mevcut başkanlık sisteminden öte tek adam, diktatör sistemi olduğunu ileri sürenlerin şikayetleri bu yönden olsa da gerçek başkanlık sistemini yani eyaletli ABD'de ki ve diğer ülkelerdeki başkanlık sistemini isteme arzusu da bu tartışmaların içinde gölge de kalan asıl konudur.
Çünkü gerçek başkanlık sistemi içinde eyaletlerin olmadığı, yetkilerin dağılmadığı bir sistem oturamaz hatta tek adam, diktatör eleştirilerini getirenleri haklı çıkarır...
Gerçi yeni bir sistem olan ve oturma sancıları çeken şu an ki başkanlık sistemi, "Büyük şehir, bütün şehir" gibi söylem ve uygulamalarla açıkca olmasa da üstü kapalı olarak eyaletli bir sisteme doğru gittiği de görünmeli, bilinmelidir.
Askeri vesayeti ve emekli olduklarında yerlerine çocuklarını bırakan bürokrasi iktidarını tam kırmasa da, parçalayan başkan Erdoğan'ı bir çok liderin başaramadığı başkanlık sistemini gerçek anlamda oturtması için partisinin hazırladığı ama “tepki alırız, şimdi sırası değil" diyerek eyalet sisteminin ön adımı olan büyük şehirden sonra "Bütün şehirler" önergesini de tozlu raflardan indirip tartışmaya açmalıdır.
Çünkü gerçek başkanlık sisteminin tam olarak oturması için de eyalet sistemli başkanlığın yolunun üzerindeki engeller temizlenmelidir.
Bunu da yapacak yine Erdoğan'dır... Yapamazsa şuanki “hâlâ oturmadı” denen başkanlık sistemi, bu sistemle, kendisinden sonra gelecek olanın gerçek diktatör olmayacağı da söylenemez...
Bu nedenle başkanlık sisteminin tartışılmasını önlemek için eyaletlerin de içinde olduğu gerçek başkanlık sisteminin oturması için başta başkan Erdoğan olmak üzere herkes çaba göstermelidir.
Okunma Süresi: 3 dk
Bahçelievler Metro Durakları: Nerede, Nasıl Gidilir, m4 Güzergahı Nereye gider, Var mı?
#Yaşam / 24 Kasım 2024
Saadet Partisi'nin yeni genel başkanı kim olacak?
#Gündem / 24 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *