Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara
Damga Gündem Bağış mı haraç mı?

Bağış mı haraç mı?

Sosyal devlet olmanın vazgeçilmez unsuru “bütün yurttaşların parasız şekilde eğitim hizmetlerinden faydalanabilmesi” konusu Anayasamızın 42. Maddesinde çok açıkça şu şekilde kendine yer bulmuştur.“  

Okunma Süresi: 7 dk

Sosyal devlet olmanın vazgeçilmez unsuru “bütün yurttaşların parasız şekilde eğitim hizmetlerinden faydalanabilmesi” konusu Anayasamızın 42. Maddesinde çok açıkça şu şekilde kendine yer bulmuştur.“  İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır. “Kanun maddesi herkesin anlayabileceği kadar açık iken yıllardan bu yana  okullarda bağış adı altında zorunlu olarak kayıt ücreti alındığı  yadsınamaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Bakanlık , il , ilçe idari yönetimleri tarafından zaman zaman yapılan açıklamalarda bağış adı altında alınan ücretlerin kesinlikle kabul edilemeyeceği söylense de ülkemizde işlerin böyle yürümediği herkesin malumu.Her yıl dönem başında su yüzüne çıkan ve daha sonra yalnızca birkaç idarecinin cezalandırılması ile milletin gazı alınarak halının altına süpürülen ama aslında acil ve kalıcı çözüm bekleyen bu kangrenin çözümü için sorunun kaynağını, sorumluların görev ihmallerini   ve halkın duyarlılığını iyi analiz etmeli ve inatla üzerine gitmeliyiz. Sorunu irdelerken üzerinde durulması gereken birkaç husus var.- Bir devlet memuru olan okul idarecisini  göz göre göre anayasaya aykırı davranmaya iten sebep nedir?- Anayasaya aykırı davranan okul idarecileri neye güvenmektedir? Kendisi ile ilgili risk mi almaktadır?- Bakanlık kendi kurumlarında sıklıkla rastlanan bu yasa dışı duruma neden gerekli müdahaleyi yapmaz ve 3 maymunu oynar.- Halk neden bu konuda sessiz olmayı tercih etmektedir , parasız eğitime inancı mı yoktur ya da istenen miktara bağlı olarak mı zaman zaman  cılız bir tepki yükselmektedir? Bir öğrencinin ilk ya da ortaokula kaydı tamamen ikamet ettiği adresin hangi okulun kayıt alanında olduğu ile ilgilidir. Yani öğrencinin ikamet ettiği adres tamamen nüfus müdürlüğü üzerinden  yine bu sistemle  entegre bir şekilde çalışan e-okul sistemine düşmektedir. Her okulun kayıt alanı da daha önceden belirlendiği için öğrencinin ilk ya da ortaokulda hangi okulda eğitim göreceği sistemde belirlenmiş durumdadır. Öğrenci doğrudan o okulun potansiyel öğrencisi kabul edilir ve bu şekilde eğitim  hayatına başlar ve devam eder. Bu sistemde okul idaresinin öğrenciyi kabul etmeme gibi bir lüksü yoktur, o nedenle de okul idaresi bu tür kayıtlar için inisiyatif kullanamayacağından kayıt ücreti konusunda ısrarcı olmaz, olamaz.  Olamaz diyorum ama bir sendika başkanı olarak bana yansıyan şikayetlerde bu tür zorunlu kayıtlarda dahi işgüzar bazı idareciler tarafından kayıt ücreti talep edildiğine tanık oldum . Ama bu tarz kayıtlarda genel olarak idarenin talebi bir iki top fotokopi kağıdı ve (veya) birkaç kırtasiye malzemesidir. Asıl sıkıntı kayıt bölgesi dışında kalan öğrencilerden okula gelen talep ya da özellikle ilkokul 1. Sınıf kayıtlarında öğrenci velilerinin o bölgede bir şekilde adı ön plana çıkmış öğretmenlerin sınıflarının talep etmesiyle ortaya çıkmaktadır. İşte tam da burada okul idaresi kullanabileceği inisiyatifi nakde dönüştürme kurnazlığıyla hareket etmektedir. Kayıt bölgesi dışında olan öğrencinin kaydı kesinlikle yapılamaz değildir. E-okul sistemi üzerinde kayıt bölgesi dışında olan öğrencinin kaydının alınabilmesi bazı geçerli gerekçelere bağlanmıştır. Çalışan anne ve babanın birinin iş yerinin kayıt bölgesinde olması, şehit veya gazi çocuğu olması, tarım işçisi olması, okul personelinin çocuğu olması vb. kayıt bölgesi dışında olan öğrencinin kaydını alabilmek için E-okul sistemi üzerinden geçerli gerekçeyi işaretleyen okul idaresi burada Milli eğitim’in kendisine tanıdığı denetimsizlikten faydalanmaktadır. Herhangi bir şikayet olmadığı takdirde kayıt bölgesi dışından okula kaydını yaptığı öğrencinin belgesini sunmayacağını bilen okul idaresi bu aşamada kullanacağı inisiyatif için bağış adı altında kayıt ücretini rahatlıkla talep edebilmekte , yine de kendi onayında olan işlemden dolayı sorumluluk almak istemezse de okul aile birliği aracılığı ile bu miktarı talep etmektedir. Talep edilen ücretin de oklular arasında bir standartı  olmadığı gibi aynı okula kayıt yaptıracaklar için de keyfi rakamlar telaffuz edilmekte, pazarlıklar yapılmakta , çevresi olan veliler okul müdürünü tanıyan, sözü geçen birini bulmak için uğraşmaktadırlar. İlkokul 1. Sınıf kayıtlarında durum daha sıkıntılıdır. Öğrencisi 1. Sınıfa başlayacak olan veli mutlaka bir “iyi öğretmen” araştırması yapar ve okulda ismi ön plana çıkan öğretmenin sınıfında çocuğunu okutmak için önce sözü veya hatrı geçecek bir tanıdık arar, bu yöntem genellikle işe yarar ama uygun kişi bulunamadığı takdirde öğretmenlerine talep edilme oranlarına göre bir kayıt ücreti miktarı belirleyen müdürle pazarlık ederken bulur kendini. Bazı okullarda oluşan bu öğretmen borsası tüm meslektaşlarımız için utanç verici , ayrıştırıcı ve aşağılayıcıdır. Meslektaşlarına duyduğu saygıdan  dolayı böyle bir yarışın içinde olmak istememesine rağmen talep gören öğretmen için de durum hiç şık olmamaktadır ama okulda kurulan düzene karşı çıkma cesaretini her meslektaşımız maalesef her zaman gösterememektedir. Bir devlet memuru olan okul idarecisini anayasaya aykırı hareket etmeye iten sebep nedir? Bu noktada karşımıza iki cevap çıkıyor. Birincisi devlet okulu idarecisi olduğu halde devlet tarafından yeteri kadar çalışan istihdamı ve eğitim –öğretim hizmetlerinde kullanılacak materyal desteği göremeyen okul müdürü, kendisini başarısız göstermemek için devletin üzerine alması gereken sorumluluğu kendi üzerine almak zorunda kalmaktadır. Çünkü bilmektedir ki  ne kadar talep ederse etsin ne daha fazla yardımcı personel istihdamı ne de kırtasiye ya da para yardımı bulabilecektir. Hal böyle olunca bölgesindeki diğer idarecilerin gittiği yoldan giderek sorunları çözme sorumluluğunu tek başına almak zorunda kalır. Bu noktada eğer ki birçoğu öyledir, gerçekten hak etmediği halde bazı sendikal ya da siyasal ilişkileri sebebiyle o makamı işgal ediyorsa düzene uymak ve yukarıya sıkıntı çıkarmamak zorundadır. İkinci sebep ise bulunduğu bölgedeki idari amirlerin okullarda işlerin nasıl yürüdüğünü çok iyi bilmesi sebebiyle talep ettiği kayıt ücretinden dolayı soruşturma geçirse dahi soruşturma sonucu ciddi bir ceza almayacak olmasıdır. Çünkü okullara ciddi bir yardım yapılmadığını çok iyi bilen idari amirler okul idarecilerinin  kayıt parası konusunda yasa dışına çıkmasının çok kere zorunluluk olduğunu iyi bilmektedirler. Hal böyle olunca da Ege’de bir ilçe Milli Eğitim Müdürü’nün okul idarecilerine dediği gibi.” Evet taleplerinizi karşılayamıyoruz, yeteri paramız yok ama sizler okulun ihtiyaçlarını gidermenin bir yolunu bulacaksınız elbette, hele ki tam da şu kayıt zamanlarında.” Kendi başlarının çaresine bakacaklar ve çok büyük sıkıntı olmadıkça da bu yasa dışı işlemlerden zarar görmeyecektir. İdari amirler ve Bakanlık ise okullarda kayıt ücretlerinin alınması konusunda asla samimi olmayan bir kararlı(?) duruş içindedir. Sözümona okullarda kayıt ücreti alınmayacağını, kayıt ücreti talep eden idarecilerin cezalandırılacağını özellikle bu dönemde çekinmeden vurgularlar.  Hatta basına her dönem birkaç idarecinin kayıt ücreti talep ettiği için soruşturma geçirdiği, ceza aldığı, görevden uzaklaştırıldığını servis ederler. Yapılan en saf haliyle tribüne oynamaktır.  Halkın verdiği yüksek oranlı vergilerin karşılığı olarak tüm ihtiyaçları giderilmiş eğitim –öğretime hazır okulları sağlayamadıkları için, bir şekilde de bu  ihmallerinin göze görünmemesi adına ceza verdikleri birkaç idareci olayı çok abartarak fahiş kayıt ücreti talep edenlerdir. Bu idarecilerin ceza almasının nedeni kayıt ücreti talep etmeleri değil, işgüzarlıkları ya da acemilikleri ile süreci sorunsuz götürememeleri ve sorunun yukarıya yansımasına vesile olmalarıdır. Üstler , sorun çıkaran astları sevmezler. Okullarımızda kayıt ücreti alındığını sağır sultan duydu.  
Herkes bilinçli yurttaş olmanın sorumluluğuyla  anayasada belirtildiği şekliyle eğitimin tamamen parasız hale gelmesi için talepte bulunmalı, sorumlular da gerekli denetlemeyi ve yaptırımları bir an önce yapmalıdırlar. Yapılacak denetim de aslında o denli kolay ki. Okulların hesapları incelenir, özellikle kayıt dönemlerinde artan bağışlar ve yüksek meblağlı girdilere dikkat edilir. Atalarımızın dediği gibi “ biz bizi biliriz. Kimse, üç maymunu oynamasın hele ki anayasayı uygulamakla görevli idareciler. 1. sınıf kayıtlarında kura yöntemini tercih ederek tüm öğretmenlerini onore eden, ayrımcılık yapmayan, kayıt bölgesi dışından gelen talepleri haklı gerekçeler olmadıkça reddeden görevini hakkıyla, namusuyla yapan idarecilerimizi yukarıdaki tüm değerlendirmelerin dışındadır. Bu vatan evlatlarının  iyi bir eğitim alması için çaba gösteren tüm meslektaşlarıma selam ve sevgiyle. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *