TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin konuları değerlendiren AK Parti Grup Başkanveili Cahit Özkan, görüşmeleri başlayacak olan, daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu ile ilgili olarak, "Görüşmelerine başlayacağımız 16 maddelik düzenleme, ülkemizde uzun zamandan beri gündem konusu oldu. Bu çerçevede konunun taraflarıyla, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararıyla beraber bütün çerçevesi ile ilgili değerlendirmeler yapıldı" dedi. Kamuya alınacakların güvenlik soruşturmasına ilişkin düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini anımsatan Özkan, bu boşluğu doldurmak için Genel Kurul'da görüşmeleri başlayan kanun teklifinde uzlaşı arayacaklarını belirtti.
'Türkiye anayasal bir hukuk devletidir'
Açıklamasında muhalefetin İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanı kararıyla ayrılmanın hukuksuz olduğuna yönelik eleştirilere cevap veren Özkan, "Türkiye anayasal bir hukuk devletidir. Bir sözleşmenin nasıl yürürlüğe gireceği, nasıl uygun bulunacağı, nasıl hayata geçeceği anayasal ve yasal düzenlemelerle sabittir. Bu çerçevede İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili Anayasanın 90'ıncı maddesi var. Bu madde bir uluslararası sözleşmenin, ikili veya çok taraflı anlaşmanın nasıl yürürlüğe gireceğini öngörmüştür. Bunun onaylanmasının uygun bulunmasına dair Meclis'te karar alınması gerekiyor ve bu karar da alınmış. Ancak sözleşmeden çıkış iki düzenleme ile mümkün. Bunlardan biri 1963 tarihli 244 sayılı Kanun ve 2018 yılında bu kanunun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne uyarlanması için çıkarılmış olan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi. Daha evvel uluslararası sözleşmelerden çıkış usul ve esasları Bakanlar Kurulu kararıyla olabiliyorken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle öngörülen yeni sistemde yürütmeyi Cumhurbaşkanlığı makamı temsil ettiği için Cumhurbaşkanlığı makamının kararıyla çıkılıyor. Bu çerçevede iç hukuk düzenlemelerinin öngördüğü usuller takip edilmiştir." ifadelerini kullandı.
'İstanbul Sözleşmesi, maalesef bütün dünyada kabul görmemiştir'
Özkan, "Bu çerçevede alınan karar ilgili Avrupa Konseyi makamlarına iletilmiş, Konsey de bu çerçevede Türkiye'nin 3 aylık sürenin bitimi itibarıyla çıkış sürecinin tamamlayacağını da kamuoyuna deklare etmiştir. Elbette biz kadına karşı şiddete sıfır tolerans ilkesiyle mücadeleyi benimsemiş ve bunu siyasetinin temeli teşkil eden bir anlayışın mensubu olarak, bugüne kadar pek çok anayasal ve yasal düzenlemeleri hayata geçirdik. Bundan sonra da kadına karşı şiddetle mücadelenin sıfır tolerans ilkesiyle devam edebilmesi için gerek anayasal, yasal reformları hayata geçirmeyi hem toplumumuzda ailenin korunması hem de kadına karşı şiddetin sıfır toleransla ortadan kaldırılması anlayışıyla mücadelemizi devam ettireceğiz. Avrupa Konseyi'nin bu sözleşmesi, maalesef bütün dünyada kabul görmemiştir. Şu anda baktığımızda pek çok Avrupa ülkesinin, Sırbistan, Hırvatistan, Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti bu sözleşmeyi bir kısmı hiç imzalamamış, bir kısmı çekince koymuş, bir kısmının parlamentolarında kabul edilmemiş, bir kısmı da aynen Türkiye'nin yaptığı gibi sözleşmeden çekilmiş. Aslında bu alanda ciddi bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu, şu anda 10'dan fazla ülkenin bu sözleşmeden çıkmış olduğu, çekince ortaya koymuş olduğundan da anlaşılmaktadır." diye de ekşedi.
Erken seçim tartışmaları
Açıklamasında erken seçim tartışmalarına da değinen Özkan, şunları söyledi: "Türkiye 2017 Mayıs'ında yeni bir sistemle karşı karşıya kaldı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, aslında bu ülkede geçmişte yaşamış olduğumuz sürekli koalisyon hükümetleriyle enerjimizi tüketen, sürekli hülle partileriyle, milletvekili transferleriyle enerjisini yok eden parlamenter sistemin ki bu da darbe ürünü bir anayasanın getirmiş olduğu sistemdi, kendi gerçekliğimize ve dünyada var olan parlamenter sisteme de uymayan bir düzenlemeydi. Bu düzenlemeyi zaten milletimizin arzusu olarak ve istikrar ülkesi bir Türkiye'yi hayata geçirmek, seçimleri de vakti saatinde yapma anlayışıyla hayata geçirdik."
'Milletimizin enerjisini boşa tüketmeyin'
Özkan, bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin öngörmüş olduğu, seçimlerin zamanında yapılmasına dair arzunun milletin bir beklentisi olduğunu belirterek, "Bu çerçevede bugüne kadar sürekli seçim beklentisi içinde olanlar, her daim güncelledikleri yeni seçim tarihleriyle milletimizin kafasını karıştırmaya gayret ettiler. Bir sonraki seçim tarihi anayasal olarak ne zamanı öngörülüyorsa o tarihe kadar hükümetimiz, Cumhurbaşkanımız görevi başındadır. Bundan önce seçim istemek demokrasiye, milletimizle yapılmış olan sözleşmeye aykırıdır. İnşallah 2023 yılında, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında, millete hizmet borcunu ödemiş olan hükümetimiz, yeniden yetki almak için yeniden milletimize hizmet etmek üzere seçim, vakti saatinde yapılacaktır. Erken seçim bekleyenler bir bahardan diğer bahara bu arzularını yinelemektedirler. Ancak hepsi boş çıkmaktadır. Bunun milletimizin enerjisini tüketmek anlayışıyla yapıldığının da farkındayız. Gelin milletimizin enerjisini boşa tüketmeyin. Millete hizmet borcunuzu, millete hizmet etmek suretiyle gösterin. Aksi taktirde geçmişten bugüne kadar bu beklentiniz boşa çıktığı gibi bundan sonra boşa çıkacaktır. İnşallah 2023'te milletimizin coşkuyla heyecanla beklediği, yeniden yetkiyle millete hizmet borcunu ödeyecek kadrolar milletten yetkisi alacak, seçim de zamanında yapılacak" dedi.
DHA