İstanbul'da, Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafına yönelik uygunsuz hareketlerde bulunan 17 yaşındaki A.E.S . dün tutuklanmıştı.
Üsküdar'da lise öğrencisi A.E.S. okul kitabından kopardığı Atatürk fotoğrafına hakarette bulundu. Arkadaşlarının cep telefonu kamerası ile kaydettiği o anlar, sosyal medyada paylaşıldı ve görüntülere sosyal medyada tepki yağdı.
A.E.S. savcılık ifadesinden sonra "Halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet bölge farkılığına dayanarak alenen aşağılama" ve "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret" suçlarından tutuklandı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu söz konusu tutuklanma kararına ilişkin değerlendirmede bulunarak kararı doğru bulmadığını ifade etti ve "Senin yerin hapis değil, bir daha tekrar etmeyeceği şeklinde bir taahhütle yapacağın samimi bir özür yeterli" dedi.
17 yaşında gencin tutuklanmak yerine pedagojik rehabilitasyona tabi tutulması gerektiğini belirten Davutoğlu, sosyal medya hesabından şu ifadelere yer verdi:
Ah evladım,
Evet çok büyük yanlış yaptın ama senin yerin hapis değil, bir daha tekrar etmeyeceği şeklinde bir taahhütle yapacağın samimi bir özür yeterli.
Şimdi sormak isterim hem sana hem seni malzeme yapanlara hem de seni tutuklayıp hapse koyanlara;
Hangisine yanalım?
İlim, ahlak, edep ve haya sahibi gençler yetişmesi için bir neslin bedel ödeyerek sahip çıktığı bir eğitim kurumunda böylesine ahlak-dışı görüntülerin yaşanmasına sebep olan sosyal iklime mi?
Özgür düşünce ışığında değerlendirilmeleri ve tarihimize yaptığı katkıları dolayısıyla saygıyla anılmaları gereken başta Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk olmak üzere tarihi şahsiyetlerimizin ortak bir hafızaya değil de toplumsal kutuplaşmaya alet edilmesine mi?
Vahim bir ahlaki hata işleyen 17 yaşında gencin pedagojik rehabilitasyona tabi tutulması gerekirken ifşa edilerek ve tutuklanarak düzeltilmesi mümkün olmayan bir kadere mahkûm edilmesine mi?
Yayılmaması gereken bu çirkin davranışın görüntülerinin yayılması ile her seferinde Atatürk’e tekrar tekrar hakaret edilmesine yol açıldığının görülmesine rağmen toplumsal linç kampanyası için bunun kullanılmasına mı?
Gittikçe derinleşen bu cinnet hali karşısında akıl, vicdan, bilim ve basiret ile davranmak zorundayız.