Savaş Akcan, 2019 yılında tohumculuk ve tarım sektörüne ilişkin yılsonu değerlendirme toplantısı düzenledi. Akcan, tarım ve tohumculuk sektörlerine emek veren, doğru bilgiyi doğru kaynaklardan almayı amaç edinen ve özellikle tohumculuk sektörüne değer veren seçkin bir kitle ile bir araya geldiğinden dolayı memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Türkiye’de GDO’lu ürün yok
Tarımın bir kulvarı olan tohumculuk üzerine uzmanlıkları olduğunu kaydeden Akcan, Türkiye’de GDO’lu ürünün olmadığını, üretilemeyeceğini ve ithal edilemeyeceğini söyledi. Akcan, "Türkiye'de GDO'lu tohum yok. 5799 sayılı yasa bunu engelledi. Yasada, ‘Türkiye’ye GDO’lu tohum sokmak, üretmek ve ticaretini yapmak yasak’ denildi. Buna rağmen oluyor mudur? Bize bir ihbar gelmedi; biz bir ispatta bulunamadık. Bu ülkede uyuşturucu madde satışı da yasak, birileri yapıyor, o riski göze alıyor. Tohumculukta GDO’lu tohum sattığı için ceza alan kimse yok" dedi.
100 milyon kişiyi beslemek zorundayız
Hibrit tohumunu geliştirmek istediklerini ifade eden Akcan, tarım arazilerinin yüzde 50 seviyelerinde azaldığını söyleyerek, şunları kaydetti:
"Bugün ülke topraklarımızın sınırları aynı, tarım arazilerimiz yüzde 50 seviyesinde azalmış halde, nüfusumuz 85 milyon ve Suriyeli ve turistler birlikte 100 milyonu aşmış durumda; biz bu sınırlı araziden 100 milyon kişiyi beslemek zorundayız. Dolayısıyla benim birim alandan maksimum ürünü almak zorunluluğum var. Ben maksimum ürünü alamazsam, ürünü ithal etmek zorunda kalacağım. Ürün mü ithal edelim, yoksa maksimum ürün mü elde edelim? Ürün mü ithal edelim, maksimum ürün mü elde edelim. Anneannemin zamanındaki domatesin tadı yok; ama o zamanki hava da yok şu anda yok. Yağmur o dönemlerdeki gibi yağmıyor. Su, anneannemin zamanındaki gibi akmıyor. Kimyasallaştık. Buna rağmen yaklaşık 250’ye yakın ıslahatçı ile var olan şartlara uygun üretim yapmaya çalışıyoruz. ‘Hibrit kısırlaştırır’ diye bir tane resmi evrak önüme gelmedi bugüne kadar."
171 çeşit tohum gen bankalarında
Akcan, Türkiye Tohumcular Birliği’nin 4 yıldır bir çalışma yürüttüğünü bu kapsamda 171 çeşit tohumun gen bankalarında muhafaza edildiğini belirterek, "171 çeşidi gen bankalarımıza korunması için koyduk. Projemiz bu sene de devam ediyor. Bizim bitki ıslahında temel ihtiyacımız, o bizim yerel tohumlarımızdır. Yerli tohumun üretimiyle ve kullanılmasıyla ilgili sorunumuz yok. Biz şunun peşindeyiz; sertifikalı olmayan tohumun ticaretine karşıyız" dedi.
İsrail ile domates ve salatalık alışverişi
178 milyon tohum ithalatının içerisinde İsrail’in payının 12 milyon dolar olduğunu aktaran Akcan, şunları söyledi:
"İthalatın içinde yüzde 8'dir. Ürettiğimiz içerisinde yüzde 0,8’dir. Binde 8’lik bir tohumla ben nasıl İsrail’e bağımlıyım? İsrail’le iki türde alışveriş yapıyoruz; domates ve salatalık. Geçen sene 1 milyon 400 bin dolarlık domates tohumu sattık İsrail’e. Ticaretin kuralıdır bu. Tüm üretim içinde İsrail tohumu domates üretiminde yüzde 1. Şu anda Türkiye tarımı girdi maliyetlerinden dolayı çok ciddi sıkıntı yaşamaktadır. Bu da gıda enflasyonu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu da benim ‘dünya ile rekabet edemiyorum’ anlamına geliyor."
Maliyetleri düşürmek istiyoruz
Türkiye Tohumcular Birliği olarak 10 tane eko ülkelerinin olduğunu ifade eden Akcan, "Türkmenistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Afganistan, Pakistan ve İran eko ülkeleri olarak geçiyor. Bu eko ülkelerin Tohumcular Birliği yönetimini de biz devir aldık. Türkiye Tohumcular Birliği’nin temel hizmet amacı, tohumculuk, meyve fidancılığı, süs bitkiciliği ve fidecilik sektöründe kendi çiftçisine yetebilen, kendi üretim gamına hizmet edebilecek şekilde bir üretim gerçekleştirmek ve o kalitede üretim yapmaktır. Ayrıca, yerli ve milli üretim ile girdi maliyetlerini düşürerek, insanların gıda enflasyonlarından mümkün olduğu kadar az etkilenmelerini sağlayarak, daha ucuza sürdürülebilir bir şekilde tarımsal ürünlere ulaşmasını tesis etmektir" diye konuştu.