TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), piyasa beklentilerinin üzerinde faiz artışına giderek politika faizini 750 baz puan yükselişle yüzde 25'e çıkardı. Piyasa beklentisi, 250 baz puan artış olacağı yönündeydi.
Karar sonrası, dolar/TL, yüzde 7'nin üzerinde sert düşüş kaydederek 25,2784 seviyesini test etti. Böylece paritede 26 Haziran'dan bu yana en düşük seviye görülmüş oldu.
Ekonomist Şeref Oğuz Ekonomim gazetesindeki "Merkez nihayet enflasyonu ciddiye alıyor" başlıklı yazısında Merkez Bankası’nın faizi yüzde 17,5’tan yüzde 25’e yükseltme kararını değerlendirdi.
Para Politikası Kurulu’nun yeni üyelerinin katılımıyla aldığı faiz kararının tam bir sürpriz olduğunu dile getiren Oğuz, "Bu, enflasyonla mücadelede olağanüstü gayretin işareti ve TCMB, kuruluş yasasını hatırlamış gibi." dedi.
Oğuz faiz kararını 'kontrolden çıkmış enflasyonu dizginleme gayreti olarak' gördü ve politika metninde “rasyonel” ifadeler yer aldığına dikkat çekti.
Şeref Oğuz'un yazısının ilgili bölümü şöyle:
Para Politikası Kurulu’nun yeni üyelerinin katılımıyla aldığı faiz kararı, tam bir sürpriz oldu. İzin verilecek kadar faiz arttırabilir tahminleri ışığında beklenen %1,5-2,5 iken politika faizi bir anda %25’e çıkıverdi. Bu, enflasyonla mücadelede olağanüstü gayretin işareti ve TCMB, kuruluş yasasını hatırlamış gibi…
Daha önceki faiz kararları; “Cumhurbaşkanı’nın telkinleri doğrultusunda”, heterodoks çağında iniş yönünde, ortodoks çağında ise gıdım artış düzeyinde idi. Şimdi görüyoruz ki politika metnindeki üfürükten cümleler gitmiş, yerini “rasyonel” ifadeler almış. Yeni yönetim, ancak şimdi işbaşı yapmış.
NAS TATİLE ÇIKTI RASYONEL İŞBAŞI YAPTI
Aslında Merkez’in faiz kararı, yeni ekonomi yönetiminin “samimiyet testi” niteliğindeydi. Gürlediği kadar yağacak mı diye merak ediyorduk. Faiz sebep enflasyon sonuç paradoksundan çıkamayan yöneticilerin elinde ekonominin geldiği nokta, ister istemez rasyoneli (akılcılık) zorunlu kılmış oldu.
Ben bu adımı, kontrolden çıkmış enflasyonu dizginleme gayreti olarak görüyorum. Faizi nas diye alıp, tek haneye düşürmekle faiz kavramının yok edilemeyeceğini biliyorduk. Nitekim KKM’nin 3,4 trilyon liraya ulaşması, ortalıkta yığınca faiz ve benzeri yükümlülüklerin dolaşması, düşük faiz maliyetleriydi.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Merkez’in bu kararı CB’den döner mi?
Sanmıyorum. En azından seçime dek CB, faizi arttıranlara ses çıkarmayacak. Pratik sonuçlarını seçim vaatlerine çevirmeye ihtiyacı var. Fakat enflasyonla mücadele tek başına faizle olacak gibi değil. OVP’nin de bu faiz artırım sürecine uygun düzenlenmesi şart. Tahminim, eğer enflasyonda aşağı doğru bir eğilim başlarsa Şimşek&Erkan ikilisi ve ekipleri, görevlerini sürdürebilir. Ancak seçime yaklaşılan günlerde şayet seçmene başarı diye sunulacak düşük enflasyon rakamı gerçekleşmezse; “Naci Ağbal sendromu” devreye girecek ve adları, bir gece yarısı Resmi Gazete’de yer alacak.
Bu faiz, enflasyonu indirir mi?
Hayır, ama havını alır. Yani dış piyasalara “ortodoksta ısrarlılık” mesajı verir, negatif reel faizin düşürüleceği umudunu canlandırır, Merkez’in itibarına katkı yapar. Enflasyonu düşürmenin, Merkez’in raporundaki ifadesiyle dezenflasyonun başarılması için ekonominin tüm kurumlarının eşanlı, tutarlılık içinde çalışması gerek. Yeni ekibe hala heterodoks çelmeleri takan saray ekonomistlerinin dezenformasyonu ve tezviratına CB kulak tıkamalı, onlara siyasi destek vermeli.