Turkcell Global'da çalışan 1 işçi yazdığı mektupla iş yerinde yaşadıkları sorunları anlattı. 5 buçuk yıldır Turkcell'de çalıştığını anlatan işçi, “Yaklaşık 5.5 yıldır global bilgide müşteri temsilcisi olarak görev yapmaktayım. Gerek kendi isteğim gerek şirketin zorlamalarıyla çeşitli birimlerde çağrı alıp, hizmet verdim. Şu an hala görevime devam ediyorum. İşe her yeni başlayan arkadaşım gibi büyük hevesle, umutlarla başladım. İşe her yeni başlayan arkadaşıma anlatılan burada bir aile olduğumuz, çok iyi şartlarda çalıştığımız vs... İlk yıllar için oldukça eğlenerek, kazanarak çalıştığım iş yerim, zaman geçtikçe hayatımı tamamen elimden almaya başladı” dedi.
Ölümü gördük sıtmaya razı edildik
İşinden olmamak veya tehdit almamak için ismini açıklamadığını belirten işçi, “Çoğumuzun yaşadığı gibi haksızlıklarla karşılaştım, mobbinglere maruz kaldım. İş zordu ama katlanılırdı. Gelinen süreçte pandemiyle beraber, gerek ekonomik koşullar gerek pandeminin getirdiği sosyal kısıtlar gerekse şirketin her geçen gün artan baskısıyla hepimizin hayatı kabusa döndü. Uzun süre outbound biriminde kontrat satışçısı olarak işimi severek yaptım. 2020 yılı eylül ayı itibariyle kontrat satış birimi olmamıza rağmen performanslarımıza tv+, Fizy, Lifebox gibi Turkcell’in dijital servis ürünleri olan ek ürünlerinin satışı sokuldu. Bu ürünlerin hepsinin ayrı ayrı satış birimleri zaten mevcuttu, kontrat ekipleri haricinde Fizy satış ekibi Lifebox satış ekibi vs gibi kişisel olarak asla satışını doğru bulmadığım ve satmak istemediğim bu ürünler için satış baskısı her geçen gün daha da arttı…2022 mart ayına kadar bu ürünlerin satışlarını yapmadan direnerek performansımdan düşürülmesine rağmen, sadece kontrat satarak performans çıkarıp direndim. 2022 yıl başı itibariyle işin rengi daha da değişti, takım liderleri toplantılarda aleni tehdide başladılar. Birim yöneticileriyle yapılan birebir toplantılarda aşağılanmalar başladı. Çalışanlar dinlenmedi başarısızlıkla suçlandı. Bu sürecin sonunda mart ayı itibariyle baskıya daha fazla direnemeyerek İnbound birimine geçtim. Ölümü görüp sıtmaya razı olma günlerim başladı” diye konuştu.
Günde 11 saat çalışıyoruz
Her gün 11 saat çalıştırıldıklarını anlatan işçi, “Temel mantığı hizmet birimi olan bizi sorunları ile ilgili arayan müşterilerimize hizmet verdiğimiz birimde yine öncelikli odağımız satış olmak zorunda kaldı. Performanslarımızdan hali hazırda hala yapmadığımız satışlar düşürüldü, kısacası performans çıkartmamamız için her yol denendi. Her yıl yaşanan yaz yoğunluğu şirket tarafından bilinmesine rağmen müdahale edilmedi. Çağrı ağırlığını bir avuç insanla karşıladık. Bu süreçte hatta beklemek zorunda kalan müşterilerden azar yedik, hakaretler işittik. En büyük performans metriğimiz müşteri memnuniyeti anketlerimiz yerle bir oldu, ama bu da şirketin umurunda değildi. Çoğunlukla günde 11 saat çalışıyoruz, saat başı 10 dakika mola hakkımız var. Özellikle bu yaz sezonunda aralarında nefes alamadığımız çağrılarımız vardı” dedi.
Günlük yemek ücreti 28 lira
Yemek parasının azlığından da yakınan işçi, “Bu süreçte asgari ücret artı prim ve günlük 28 lira yemek ücreti almaya devam ettik. Zaten yemek ücreti ayrı bir olay, burada uzunca bir süre homeagent olan müşteri temsilcisi arkadaşlarımıza şirket çalışanı arkadaşlarımızdan daha yüksek yemek ücreti yatırıldı. Aynı lokasyon bünyesinde, aynı işi yapıyor olmamıza rağmen şu anda bu ücret çalıştığımız lokasyon bünyesinde tüm müşteri temsilcisi çalışanları için 28 lira… 28 lira ile bir öğün doyulabileceğini düşünen yöneticilerimiz mevcut! Şirket tarafından asla asgari ofis şartlarımız sağlanmadığı gibi, yaşadığımız bizden bağımsız kesintiler de bize fatura edilmeye, fazla mesai olarak dönmeye başladı. Pek çok arkadaşım uzun saatler sabit durmaktan fiziksel olarak da sağlık sorunları yaşamakta…Çünkü ev ortamında şu ekonomik şartlarda çoğumuz evini geçindirmekte zorlanırken kendine evde ofis ortamı yaratamıyor ki aslında yaratmak zorunda da değil işçiye çalışmaya uygun elverişli ortamı sağlamak işverenin yükümlülüğüdür” ifadelelerini kullandı.
Asgari ücrete talim!
Asgari ücretten fazlasını alamadıklarını da kaydeden işçi, “Hepimizi evimize tıkan sevgili şirketimiz kendi personel giderlerini minimuma çekerken tüm yükü bizim üzerimize yıktı ve bunun yanında bizim gelirimiz de düştü. Elektrik faturası, ısınma desteği alamıyoruz. İnternet fatura desteği farklı firma abonelikleri için 80 lira Turkcell çalışan kampanyası için 39 lira şeklinde. Pandemi öncesi geçmiş dönem kazanımlarına bakıldığında alınan ücretler asgari ücretin çok daha üzerindeyken, şu an asgari ücrete denk düşüyor. Pandemi başında kısa bir süre evde yaşanan sistem hataları, elektrik kesintileri gibi çalışmaya engel problemler hesaplanıp performanslarımızdan düşürülürken; kısa bir süre sonra şirket kaynaklı ekran hataları bizim elimizde olmayan elektrik kesintileri de bize fazla mesai olarak eklendi. ‘Eksik çalıştınız’ denilerek mesai ücreti ödenmedi. Turkcell şu an insanların işe mecbur olmasını ve mevcut ekonomik şartları fırsat bilerek çalışanını her geçen gün daha da fazla sömüren, çalışanın insani haklarını en basitinden yaşama hakkını dahi gözetmeyen bir kurum haline gelmiştir. Kurumsallıktan, takım çalışmasından gittikçe uzaklaşmıştır. Çalışma koşullarımıza bakarak yaşıyoruz diyemeyiz, uyuyup uyanıp çalışıyoruz buna rağmen kuru ekmeğe muhtaç edilmiş durumdayız” dedi.
HABER:
TAYLAN DAŞDÖĞEN