YÖK'ten yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
"Bilindiği gibi öğrencilerimizin, kayıtlı oldukları yükseköğretim kurumundaki eğitimlerini isteğe bağlı olarak veya zorunlu sebeplerle “belli bir süre dahilinde” başka bir yükseköğretim kurumunda “özel öğrenci” sıfatıyla sürdürmeleri mümkündür. Öğrencilerimize farklı yükseköğretim kültürü kazandıracağı, kişisel gelişimlerine katkı sağlayacağı için bu yol doğrudur ve önemlidir. Bundan başka zaman zaman öğrencilerimizin sonradan ortaya çıkan sağlık sorunları veya maruz kaldığı fiiller (darp, şiddet vs) sebebiyle aynı yükseköğretim kurumunda eğitimlerine devam etmeleri de mümkün olmayabilir. Bu öğrencilerimiz için de özel öğrencilik önemli bir fırsat kapısıdır. Ancak özel öğrencilik istisnai bir yoldur, “tüm lisans eğitimi süresince kullanılacak bir yol ve istismar kapısı” değildir. Aksi halde puan üstünlüğü/başarı esası ile yerleştirme yapıldığından, sosyal adalet ve fırsat eşitliği ilkesi ihlal edilecek, kamu vicdanı zedelenecektir.Yükseköğretim çağındaki tüm adaylarımız için üniversitelere giriş ve yerleştirme işlemlerinde “sosyal adalet, fırsat eşitliği ile eşitlikçilik” vazgeçilmez ilkelerimizdir ve herhangi bir yolla bu ilkelerin dolanımına müsaade etmeyeceğiz. Maalesef, bazı öğrencilerimiz, üniversite sınavında yeterli puana alamadıklarından dolayı yerleşemedikleri üniversitelere, farklı şehirlerde bulunan ve puanı çok düşük üniversitelerin aynı programına yerleşip daha sonra “özel öğrenci” sıfatıyla gelip okuyabilmekte, yani başarıları yetmediği halde (diplomasını almamakla birlikte) istedikleri illerdeki, istedikleri üniversitede bütün eğitimlerini alabilme imkanına sahip olmaktadırlar. Bu olumsuz örneklerin yurt içinde olduğu kadar yurt dışını kapsar şekilde genişletilmesi de ne yazık ki söz konusudur. Ülkemizde bir yükseköğretim kurumunu kazanamayan öğrencinin yurt dışındaki bir yükseköğretim kurumuna yerleştikten sonra eğitim ve öğretiminin “bütününü” “özel öğrenci” sıfatıyla ülkemizdeki bir yükseköğretim kurumunda devam ettirmesi, sosyal adalet ve fırsat eşitliği ilkeleriyle bağdaştırılamaz. Bu uygulamalardan anlaşılacağı üzere özel öğrencilik imkanı, bir istismar yoluna dönüşmeye başlamıştır.
Haklı ve insani sebeplere dayanan bu istisnai yolun, “amacına uygun kullanımını” temin etmek üzere özel öğrenciliğin süresi sınırlandırılmış; bununla birlikte sağlık, darp şiddet gibi öğrencinin kayıtlı olduğu yükseköğretim kurumunda eğitimini sürdürmesinin beklenemeyeceği hallerde sürenin uzatılabilmesi de hükme bağlanmıştır.
Yeni YÖK olarak, sosyal adalet ve fırsat eşitliğine önem veriyoruz. Bu ilke doğrultusunda eyleme dönüşen güçlü bir irade ortaya koyuyor ve istismar kapılarını tek tek kapatıyoruz. Bu yöndeki kararlarımıza devam edeceğiz. Gençlerimiz için “tek imtiyazın başarı ve nitelik olduğu eşitlikçi bir yükseköğretim sistemi inşa etme yolunda” adımlar atıyoruz.
Devamı gelecek….
Kamuoyuna saygı ile duyurulur….
Yükseköğretim Kurulu"