Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli, yeni müfredat sistemine ilişkin DHA'ya açıklama yaptı. Demirli, müfredatın değişme ihtiyacına yönelik olarak uluslararası raporlara ve küresel ölçekli ölçme değerlendirme çalışmalarına bakıldığını belirterek, "Ülkemizdeki müfredatın ve özellikle bazı derslerdeki içeriklerin yoğun olduğu tespit edilmiş ve buna yönelik de raporlar bize sunulmuştur. Biz de bu bağlamda genel müdürlüklerle birlikte yapmış olduğumuz değerlendirmelerde, çağdaşlarımızla birlikte gelişmiş ülkelerdeki çalışmaları da takip ederek oradaki sadeleştirmeyi programlarımıza yansıtma gayreti içerisinde bulunduk. Bu sadece bir sadeleştirme değil, aynı zamanda bir yaklaşım değişimini de beraberinde getirdi. Beceri temelli bir yaklaşımla artık programlarımız işlenecek. Bu da çocuklarımızın gerekli becerileri, kendilerinin ihtiyaçlarını karşılayacak, toplumun ve dünyanın yeni ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlamalarına zemin oluşturacak" dedi.
'67 BİN 284 GÖRÜŞ GELDİ, BU DİNAMİK BİR SÜREÇ'
Başkan Demirli, yeni müfredat hazırlanırken görüş bildirme sürecinin 2013'lere kadar dayandığını söyleyerek, "Milli eğitim kalite çerçevesi çalışmalarından itibaren, izleme ve değerlendirme çalışmaları süre gelmekteydi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu konudaki müktesebatı oldukça geniştir. İlgili genel müdürlükler başta olmak üzere Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'nı da bu çalışmalara dahil ettiğimiz zaman çok sayıda birliktelikler yaşandı. Akademisyenler, milli eğitim uzmanları, öğretmenler, veliler ve diğer süreç içerisindeki tüm izlemelere baktığımızda bu çalışmaları bu programın geliştirilmesinin zemini olarak ifade edebiliriz. Çok sayıda rapor var bu bağlamda o raporların da ortaya çıkardığı yaklaşımları yeni müfredatımıza yansıtmaya gayret gösterdik. Çok sayıda sivil toplum örgütü, eğitimle ilgili paydaşımız, üniversiteler, bunlar resmi raporlar şeklinde de bizlere sundu ve aynı zamanda vatandaşlarımız da kendileri doğrudan bizzatihi bireysel görüşlerini bize sundular. 67 bin 284 görüş geldi, biz bunları anlık her gün tasnifleyerek ilgili genel müdürlüklerle paylaştık. Kendi uzmanlarımız ve komisyonlarımızla paylaştık. Değerlendirmelerini günlük yaptık. Askı sürecinde dahi biz bu değerlendirme toplantılarımızı ve programlara yansıtma çalışmalarımızı kesmedik" ifadelerini kullandı.
'İZLEME VE DEĞERLENDİRME DEVAM EDİYOR'
Görüş bildirme sürecinin konuyla ilgili olan uzmanlar için yeterli geldiğini ifade eden Başkan Demirli, "Nihayetinde konunun uzmanı olan kişiler o dokümanları incelediklerinde odaklanacakları nokta ve değişiklikleri rahatlıkla izleyebilir, görebilirlerdi. Süreyle ilgili tartışma her zaman gündemimizde olabilir. Artı bu izleme ve değerlendirme devam ediyor. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı da bu programlar uygulandığında izlemeye devam edecek. İlgili genel müdürlüklerin programlar dairesi izlemeye devam edecek. Bu dinamik bir süreç, bu güncelleme çalışmaları sürekli olan bir husus, yeni ve bugüne ait bir husus değil" diye konuştu.
Yeni müfredat ile özgün ve beceri temelli bir yaklaşıma geçildiğini kaydeden Başkan Demirli, öğrencilerin becerileri hayata geçirirken de erdemli insan olarak, milli ve manevi değerler başta olmak üzere öğrendiklerini insanlığın iyiliğine kullanmasını hedeflediklerini aktardı. Başkan Demirli, müfredatın getirdiği en önemli yeniliğin "okul temelli" bir planlama olduğunu vurgulayarak, "Öğrencilerin kendi bireysel özelliklerini dikkate alan farklılaştırma öne çıkmış durumda. Artık öğretmenlerimiz öğrencilerin bireysel özelliklerini daha da iyi bir şekilde gözlemleyebilecek ve ona göre farklılaştırmayla destekleme ya da zenginleştirme çalışmaları yapabilecek. Bu birey özgürlük bizim için son derece önemli" dedi.
'YABANCI DİL ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR'
Yeni müfredat sisteminde henüz yabancı dile yönelik çalışmaların bulunmadığını da belirten Demirli, "Şu an bize gelen teklifler 26 dersi kapsıyor. İçerisinde henüz yabancı dil ya da İngilizce ile ilgili bir çalışma yok. Fakat ilgili genel müdürlükler, burada temel eğitim, orta öğretim genel müdürlüğü bu işleri yürütüyor, hazırlıklarını yapıyorlar. Onların da hazırlıkları tamamlanır tamamlanmaz bize değerlendirmek üzere sunacaklar. Büyük ihtimal önümüzdeki yakın dönemde de o derslerle ilgili çalışmaları tamamlamış olacağız" ifadelerini kullandı.
Demirli, yeni müfredat sisteminde daha güncel ve daha çağdaş bir yaklaşım sergilediklerini belirterek, "yapay zeka', "milli savunma" ve "spor" alanlarında öğrencilerin mevcut program sistemine daha hızlı adapte olabileceklerini de anlattı. Demirli yeni müfredat için, "Çocuğun gelişimini çok yönlü bir şekilde ele alıyor. Dolayısıyla bizler bu noktada genel hedefi, temel değerleri de dikkate alacak bir şekilde çocuğun ve dolayısıyla toplumun huzurlu bir şekilde ve insanlığın yararına kullanacak bir şekilde gelişmesini önceliyoruz" diye konuştu.
KADEMELİ GEÇİŞ NASIL OLACAK
Demirli, kademeli geçişin nasıl olacağını da anlatarak, "Önümüzdeki yıldan itibaren okul öncesi, ilkokul 1'inci sınıf, ortaokul 5'inci sınıf ve lise 9'uncu sınıflarda uygulamaya geçtiği zaman, aynı zamanda izleme çalışmaları da devam edecek. Bu zaten eğitim sisteminin olağan bir parçası. Dolayısıyla burada elde edilen ve programların bir parçası haline getirdiğimiz öğretmen yansımalarını aktif bir şekilde izlediğimizde bu süreç gerçekleşmiş olacak. Tüm eğitim sisteminde, tüm sınıflarda bu program geçmiyor. Sonuçta kademeli geçiyor. Bu programın tamamının eğitim sistemine geçmesi 4 yıl gibi bir süreyi alacak. Süreç dinamik, bu süre zarfında da mutlaka güncellemeler olacaktır" dedi.
İNTEGRAL NEDEN MÜFREDATTAN KALKTI
Yeni müfredat sistemine gelen eleştirilere de değinen Demirli, özellikle matematik dersinin konusu olan integralin müfredattan çıkarılmasına ilişkin şöyle dedi:
"Ben bu noktada eleştiri geliştirenlerin gerçekten programlarımızı bir gözle tekrar değerlendirmelerini ve okumalarını isterim. İntegral matematiğin çok önemli konularından biri. Bilim alanı olarak baktığınızda, özellikle analitik düşünme becerilerini etkileyen bir unsur. Ancak şöyle de bir yönü var. İntegral bizim programlarımızda 12'nci sınıfın 2'nci döneminde yer alan bir konu. Bizler sadeleştirme yaparken en temel karakteristik olarak şuna dikkate aldık; İçeriği sadeleştirilirken, bir konunun bir başka konunun öncülüğü olup olmadığına baktık. İntegral konusuna geldiğimizde ise 12'nci sınıfın 2'nci döneminden itibaren başka bir konunun öncülüğü olmadığını söyleyebiliriz. Öğrencilerimizin bu noktada limit türeve kıyasla integral ile alakalı olarak çalışmaları kıyas ettiğimizde alan uzmanlarıyla, akademisyenlerle tartıştığımızda bu konunun lisans seviyesinde ya da ön lisans seviyesinde fen ve matematik ağırlıklı mühendislik ağırlıklı eğitimlerine devam etmek isteyen çocuklara verilmesinin daha isabetli olacağı kanaati hasıl oldu. Ve bununla ilgili olarak da yapılan bilimsel çalışmalarda bunu gördük. Bu, çocukların matematiğe olan bakış açısını da etkilemektedir. Ve bizler bu çalışmaları yaparken tamamen akademisyenlerle, matematik öğretimcileriyle, alan uzmanlarıyla, öğretmenlerimizle birlikte bu kararı verdik. Bu tartışmalar aynı zamanda bugünün değil, bu kademeli geçişle birlikte 4 yıl sonrasının konusu. Öğrencilerimiz yüksek öğretime geçtiklerinde, ön lisans ya da lisans seviyelerinde eğer mühendislik ve matematik fen alanında devam edeceklerse zaten orada bunun kendi alanlarına yönelik uygulamalarını öğreneceklerdir. Burada büyük bir tartışmaya zemin teşkil edecek bir sadeleştirme söz konusu değil."