Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Ara
Damga Eğitim Hoşgeldin sömestr

Hoşgeldin sömestr

Tatil kulağa ne hoş geliyor, öyle değil mi? Hele de bu sömestr tatili ise... Başarı dolu karneler hak ettiği tebriklerle elbette kutlanmalı.  Yalnız bu tebrikler yapılırken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar var.

Okunma Süresi: 3 dk

Uzmanlar, çocuğun çok zeki olduğu için başarı gösterdiğini söylediğiniz ve hissettirdiğiniz an, çocuğun çalışmaktan uzaklaşacağını söylüyor. Başarısının sebebinin, çok çalışmanın bir neticesi olduğunu çocuğa mutlaka söylemeliyiz. Zekasıyla ön plana çıkardığınız çocuklar çalışmalarına gerek olmadan da bu derslerin ya da aktivitelerin üstesinden geleceğini düşünmeye başlıyorlar, bu da onları çalışmaktan alı koyan en önemli unsur oluyor. ‘Benim zeki, akıllı yavrum’  derken bir kere daha düşünün derim. Uzmanlar, zeki çocukların kendilerine çok fazla güvendikleri için yeteri kadar çalışmadığını, en kötüsü çocukların bu zekanın hakkını vermediğini  gözlemlemiş. Zekasının, çalışmanın hakkını veren çocuklarla bu dünya yeşerecek. Çünkü onlar bina yerine yeşile-doğaya sarılmayı bilecekler. Bizim bilinçsizce büyümek sandığımız eylemleri temizlemekle uğraşacaklar. Onlara çok güveniyoruz...
Peki ya başarısız karneler...
Çalışma hayatında olduğu gibi çocuklar da ne yazık ki okul hayatlarında başarılı ve başarısız olmak üzere toplum tarafından kodlanmaya başlanacak. Çocuk başarısız olduğu algısını benimsemeden olayı bütünüyle ele almalıyız. Çok çalışarak burdaki başarısız tabloyu tamamen değiştirebileceğine önce onu inandırmalıyız. Yeri gelmişken kişisel bir örnek vermek istedim. Oğlum henüz 5,5 yaşındayken yüzmek istemediğini, yüzmeyi sevmediğini ve asla suya giremeyeceğini söylüyordu. Yazın 3 ay boyunca her gün bir spor okuluna gitti. Hafta içi her gün yüzmenin olduğu bir okul. 3 ay sonunda oğlum ne denize ne havuza girmiyordu. Demek ki çocuğun başka bir ihtiyacı vardı ve belli ki o ihtiyaç henüz karşılanmamıştı. O ihtiyacın ne olduğunu merak edenler için söylüyorum. Tek bir kelime: GÜVEN!
Kendisine ve öğretmenine güvenmeyi öğrenmesi gerekiyor. Biz bu sorunu özel dersle çözdük. Ama bu pahalı bir çözüm diyorsanız ki haklısınız; belediyelerin kurs hizmetleri var, hatta engelli çocuklarımız için bile böyle aktivitelerin gerçekleştiği belediyelerin olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Tek istediğim çocuğunuzun yapamadığı her neyse siz de kolları sıvayın, neler yapması gerektiğini gösterin. Gerekirse gece gündüz bunun için kafa patlatın, çözüm üretin, okuyun, araştırın ve yanılmadığınızı ona gösterin. Çok çalışarak her şeyin üstesinden gelebileceğini anladığı an korkmayın. Artık o, yılmaz bir barışçıdır. Genelde savaşçı denir ama o kolay olanı, barış için yöntem ve çözüm bulmak biraz daha zor ne dersiniz?
Başarı için önce Kahvaltı...
Kahvaltı yapan çocukların başarısı araştırmacılar tarafından kesinleşmiş. Eğer çocuğunuza kahvaltı yaptırdıktan sonra okula gönderirseniz, başarısını olumlu yönde etkilenecektir. İnsan psikolojisi ortada bir başarı varsa kendini oraya bir şekilde adapte etmeyi ustaca gerçekleştirirken, başarısızlığın kesinlikle bahsi geçen kişiye ait olduğunu savunur. Çocuklarımızı tembel, başarısız diye kodlamayalım. Bunun yerine “demek ki bu derslerde sıkıntı yaşıyordun, benimle paylaşabilirsin, lütfen bundan sonra benimle zorlandığın dersler üzerine konuş ki birlikte çözüm arayalım” cümlelerini kuran anne-baba CANdır.  Buradaki tek sıkıntının karnede zayıfları olan çocuklarımız için geçerli olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu sıkıntıların temelleri atılırken biz ebeveynler nerdeydik ve ne yapıyorduk acaba? Bir de öğretmen cephesi var tabii… Öğrenci öğrenmedi evet; peki ya öğretmenin öğretememiş olabilme ihtimali hiç mi yok? Yani ortada düşük bir not varsa tek suçlu olarak çocuğu göstermemiz kendimizi o başarısızlığa hiçbir şekilde ortak etmek istemeyişimizden kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
En basiti; bir kahvaltı bile başarıyı etkiliyorsa gerisini siz düşünün...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *