Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Ara
Damga Eğitim 6 yaş eğitim için çok geç

6 yaş eğitim için çok geç

Eğitim sisteminin çocuğun gelişimine etkisi hakkında konuşan Prof. Dr. Selçuk Şirin, “6 yaşında formal eğitimi başlatarak, çocuğun yetişme sürecindeki en verimli döneminde çocuğa ulaşamıyoruz” uyarısını yaptı

Okunma Süresi: 3 dk

Forum İstanbul 2019 Konferasında ‘Geleceğin Eğitim Sistemi: Neden, Nasıl?’ konu başlıklı oturumda yeni nesil eğitim sistemleri tartışıldı. Oturuma katılan Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şirin Karadeniz ve New York Üniversitesi’nde Davranış Bilimi ve İstatistik dersleri veren Prof. Dr. Selçuk Şirin, Türkiye’de ve dünyadaki eğitim sisteminin çocuğun gelişimine etkisi hakkında açıklamalarda bulundu.

Ne zaman ulaşıyoruz?
0-36 ay arasında eğitimin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Selçuk Şirin, “Eğitimin 6 yaşında formal olarak başlaması yanlış. Çünkü, beyine dair bin yıldır öğrendiğimiz her şey şunu gösteriyor; çocuklar doğduğu andan itibaren öğrenmeye başlıyor. Beynin en hızlı değişim dönüşüm gösterdiği dönem, 0-36 ay. Bu aylarda ulaşamadığımız çocuğa, üniversitede ulaşmak kadar israf yok. Dolayısıyla biz 6 yaşında formal eğitimi başlatarak aslında çocuğun yetişme sürecindeki en verimli döneminde çocuğa ulaşamıyoruz. Ne zaman ulaşıyoruz? 18 yaşından sonra üniversiteli çocuklara ulaşmaya çalışıyoruz. Normal eğitim sıfırdan tasarlansaydı, üniversite diye bir kavram olmazdı. Nufüsün yarısının alıp 18 yaşındaki çocuğu belli sınıflara, formasyonlara sokup 18 yaşında kazandırmaya çalışmak, faydasız kalıyor. Çünkü belli formasyonlar süreçler bittikten sonra bu israf” şeklinde ifade etti.

Hayatın doğal bir parçası
Sadece eğitim sisteminin eleştirilmesinin eksik olduğunu ifade eden Selçuk Şirin şunları söyledi:
“Okul öncesi dönemde de yani 2 yaştan itibaren ondan önce ‘neler yapıyoruz?’ diye düşündüğünüz zaman eğitim adına zaten birçok sıkıntı ortaya çıkıyor. Fakat şunu da söylemekten alamıyorum kendimi eğitimi; sadece eğitimi tartışarak düzenlemek mümkün değil. Eğitim, hayatın doğal bir parçası. Sürekli dönüşen hayat içerisinde eğitiminde sürekli reform olması 20-25 yıldır aynı soruların içerisinde. Sürekli bir reform kavramıyla eğitimin bir arada geçmesi bir rastlantı değil. Eğitimle ilgili tartışmalarda sadece eğitim olarak sınırladığımızda aslında sorunu çözmek için bir çaba harcamıyoruz. Eğitim tek başına bir anlamlı dönüşüm projeside olamaz her zaman. Toplumun da kaldırması lazım. Sadece eğitim de kalkınmak mümkün değil. Artık rekabet sisteminin olması lazım. Yani çocuk, o eğitimi alınca eşit koşullarda o hayata katılma fırsatı olmuyorsa, zaten o eğitimde her ne aldıysa, onu almıyor demek oluyor.”

Transfer etmemize gerek yok
Türkiye ve dünyadaki eğitim sistemine değinen Prof. Dr. Şirin Karadeniz ise “Dünyada mükemmel bir eğitim sistemi yok. Dünya sürekli değişiyor, gelişiyor. Bu durumda bizim sürekli daha iyiyi arıyor olmamız lazım. Peki dünyada en çok değişen şeyler nelerdir? Birinci olarak bilim değişiyor. Bilim disiplinlerarası olmaya başladı. Bunun en güzel örneği, Cern’dir diye düşünüyorum. Çünkü, Cern’de psikolog, fizikçi, matemaikçi ve mühendis de var. Her alanda bilim insanı var yani. İşin asıl kısmına odaklanmamız için sadece üniversite, Milli Eğitim Bakanlığı olarak kalmamamız gerekiyor. İşin sektör, üniversite ve okullar boyutu var. Artık bu 3’ü biribirnden bağımsız değil. Bir örümcek ağı gibi iç içe olmak zorunda. Bu 3 ortaklık arttıkça çok daha yeni ve özgün şeyler üretecektir. Merak yoksa, sorumluluk yoksa orada bir sorun vardır. Öğrencinin hayatında fark yaratmak gerekir. Bu noktada da bu 3 bileşenle başarıya ulaşılıyor. Dünyadaki üretilen tüm bilimsel şeyleri biliyoruz. Teknolojiyi biliyoruz ve kendimiz üretiyoruz ve bunu bakanlığımızla paylaştık. Şunu söylemeye çalışıyorum; Bir şeyleri transfer etmenize gerek yok. Dünyadaki tüm bilgi ve deneyimi alıp kendi ortamımıza uygun şekilde üretmeliyiz” dedi. DHA

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *