Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga 2019 Yerel Seçimleri Küçükkaya-1 Adaylar-0

Küçükkaya-1 Adaylar-0

Ülkenin kilitlendiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri öncesi uzun yıllardır görmediğimiz bir manzaranın oluştuğu ve İBB adayları Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu'nın ekranlarda yan yana gelmelerinin ardından şimdi de bu karşılaşmada kimin karlı çıktığı tartışmasıdır. 

Okunma Süresi: 4 dk

Ülkenin kilitlendiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri öncesi uzun yıllardır görmediğimiz bir manzaranın oluştuğu ve İBB adayları Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu'nın ekranlarda yan yana gelmelerinin ardından şimdi de bu karşılaşmada kimin karlı çıktığı tartışmasıdır. 
Öncelikle her iki rakibin karşılaştığı, şirketin oluşturduğu stüdyoya bakacak olursak bana göre karşılaşmanın en kötü yanı, bir dönem birlikte gazetecilik yaptığımız İsmail Küçükkaya'nın moderatörlüğünü yaptığı karşılaşmanın sahasının çok kötü olmasıydı.
Yani yakından gördüğüm ve kısa boylu insanlar olduklarını bildiğim iki adayın yanı sıra onlardan bir hayli uzakta kalan Küçükkaya'nın etrafına oturduğu masa bir hayli büyük ve izleyicilere hiç bir anlam vermeyen bir sahanın ortasına konulmuş olmasıydı.
Dünyada yapılan bu tür önemli tartışma programlarının hiç birisinde rastlamadığım o masanın etrafına neredeyse İstanbul'u tüm seçmenler yerleşebilirdi. Her iki adayın bir birine uzaklığı da şu an bulunduğu Ardahan'dan İstanbul'a kadar uzaktı.
Her yeni sayfada öne çıkan beyaz rengi göz önüne alan programı hazırlayan firmanın bu tür önemli tartışma programlarının nasıl olacağını yani Davos'ta yapılan toplantılar dahil  hiç izlemediği veya nasıl olduğuna merak edip araştırmamış gibiydi.
Adayların anneler günü gibi revaçta olmazsa da babalar günü dolaysıyla bir birlerine vermek istedikler hediyeleri uzatırlarken bellerine ve kulaklarına bağlanmış olan kısa kablolarla adeta koltuklarına bağlandığını da gördüğümüz o programda Uğur Dündar'ın yerine geçen meslektaşım Küçükkaya'nın, Binali Yıldırım'ın seçim çalışmalarında ki ağırlığını buraya da taşıması dolaysıyla 4 gecikme dakika ile başlayan programda her iki adayın üzerinde kurduğu hegomanyasıyla devam etti.
Karşısında milyonların merak ettiği iki güçlü aday olsa da o başta dediği gibi her ikisinde vermeyeceğini belirttiği gibi bir öğretmenin iki öğrenciyi sınava almış gibi soru sorup, '3 dakika zamanız' var diyerek her iki adaya taviz vermeyi bırakın, karşılıklı tartışmaya izin bile vermemesi de bu buluşmanın tartışma mı yoksa iki sağırın veya körün yada kavgaya gelmiş iki kişinin arasında kalan hatırı kırılmayacak olan bir aracı ile bir birlerine dediklerini duyurmasına yardımcı bir insandan öteye gitmedi.
Ya İsmail Küçükkaya'nın arkadaşı Fatih Portakal'ın da sınıf arkadaşı olmasından dolayı çok yakinen tanıdığı ve bildiği üstü ve 6 aydır aldığı puanları kayıp etmemesi adına üstü kapalı olarak da olsa korumaya çalıştığı İmamoğlu'nun önü bırakılsaydı ne kadar sakin, olgun olduğu bilinse de bir hayli agresif bir kişiliğini saklama çabalarına ne demek gerekir?
Bilmem ama anketler başta olmak üzere mağdur oldu diye AK Parti seçmenin de içinde olduğu milletin yanında olduğunu bilmesinin verdiği rahatlıkla, rakibinden genç olması da İmamoğlu'nun programda en hareketli dolayısıyla en canlı aday olarak hanesine olumlu puan olarak yazılabilir. 
O olağanüstü büyük ve bana göre gereksiz olan masanın öte ucunda yarıştığı rakibini yan gözle süzmeye çalışarak, onu dinleyen Binali Yıldırım'ın yılların verdiği tecrübesi yine aynı yılların getirdiği yorgunluğun etkisinde kaldığı ise programın dikkat çekici diğer bir         konusuydu.
Adayların programdan ziyade programlarını yayınlayan TV kanallarına verdikleri reklamlarla seçilmeleri halinde yapacaklarını daha iyi anlattıklarını da izlerken her iki adayda programın bitişinde yani çıkışta benim dediğim gibi vaatlerini anlatamamaktan yakınmaları da tarihi buluşmanın diğer not alınan tarafıydı.
Tabi İzmir'den sonra İstanbul'u da kayıp eden bir aday olmasına rağmen Bakanlık, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı ve de hükumetin adayı olmasının verdiği imkan ve avantajıyla programın stüdyosuna gelmesi de Yıldırım'ın puanını kıran diğer bir durumdu.
Çünkü 31 Mart'a Beka söyleminden rahatsız olan seçmene, yaranma adına Beka kelimesini kullananları kendisinden uzaklaştırıp, puan almak isteyen Yıldırım'ın kendisi ve Genel Başkanının devletin imkanları ile seçim çalışmaları yapmasından da bir hayli şikayetçi olduğunu unutmuştu.
İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı aday olduğu, seçilip, 18 günde belediye başkanlığı yaptığı İstanbul'a başkanlık etmiş olanları ziyaret adı altında ziyaret edip, puan topladığı gibi programın son anında aileyi bir karede buluşturması da kendisine puan kazandırdığı olarak dikkat çekmiştir. 
Kısacası vakıf ve derneklere gelirlerinin hortumlandığı ileri sürülen İBB'nin 23 Haziran seçimlerine bir hafta kala yapılan bu programda iki aday hiç gol atamazken en karlı olan maçın hakem, pardon programın moderatörü olmuştur.
Çünkü her iki aday sorulan sorulara 3 dakika içind ecevap verme teleşı içinde anlatacaklarını unutup, beklenen mesajları veremezlerken bu programda hem kanalının adını, hem de kendisinin adını milyonlara bir kez daha lanse etmeyi başaran moderatör     olmuştur.
Yani İsmail Küçükkaya: 1, 
Altı aydır bir hayli yorulan Adaylar;
 İmamoğlu-Yıldırım: 0-0 
Sonuçlu 180 dakikalık bir maç, pardon program izlemiş olduk.. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *