İmamoğlu açıklamasına, sandıkta görev alan herkese, görevi devam eden tüm milletvekillerine teşekkür ederek başladı. İmamoğlu, bir uyarı yapmaya zorunlu olduğunu belirterek, “Süreç tamamlanmadan, efendim ‘Bizim ilçede sayım bitti. Orayı bıraktık demek yok' İlçe seçim kurulundaki bekleyiş süreç tamamen bitene kadar devam edilmeli. Dolayısı ile sayımların geçersiz oyların sayımlarının bittiği ilçeler dahil nöbetler devam ediyor. Bütün hemşerilerimiz nöbete davet ediyorum. Sakın orayı terk etmeyin. Bu bir matematik sürecine geçti. Görüyorum ki matematik hesabını kullanırken bazı açıklamalarda rakibimiz adına yapılan açıklamalarda, matematiği hiçe sayarak, matematik mantığını yok sayarak, matematiğin gerçekten ahlakı vardır. Asla yanıltmaz, doğru bilgileri anlatırken eksik tanımlar yaparak insanların doğru bilgi almasındaki köprülerin sağlıklı kurulmasını sağlamayarak kafa bulandırmaya çalışıyorlar. İnsanları kaygılandırmaya çalışıyorlar. Böyle bir kaygı kesinlikle duymasınlar.” diye konuştu.
“RAKİBİMLE ARAMDAKİ FARK 19 BİN 522”
“11 ilçede geçersiz oyların sayımı bitti.” diyen İmamoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu geçersiz oylar sayıldıktan sonra da genel başkan yardımcımız da sayı verdi. Şuan aradaki fark 19 bin 522. Yani 21 bin civarındaki rakamlardan bu süreç başladığında bu noktaya indi. 4 milyon 171 bin 475'e çıktı bizim oyumuz. Rakibimizin oyu da 4 milyon 151 bin 923’e çıktı. Bu farklar dengeli devam ediyor. Arkadaşlarımın yaptığı simülasyona göre, artı eksi değerlere göre, günün sonunda bütün ilçelerde geçersiz oylar sayılsa bile artı eksi 18 – 20 bin arasındaki fark korunarak bu süreç tamamlanacak. Dolayısı ile geçersiz oyların sayılmasının, daha önceki teamüllere gereği sayılmaması halinde bugün sayılmasının bizi getireceği sonuç budur. Kritik bir şey var. ‘Kamera önünde başka sayımlar da yapılsın diyen', rakibimiz adına konuşanlar ne acı ki, seçimden önce dünyanın en güvenilir seçimini ağızları dolu dolu anlatırken, seçimden sonra oradaki hakime, müdüre, vatandaşlara ve orada AKP adına katılan vatandaşlara güvenmeyerek, sayımın kameralar karşısında yapılsın demesini talihsiz buluyorum.
Manipülasyonla ilgili sayılarla ilgili söyleyeceğim. 500 sandıkta 11 bin oyumuz arttı denilerek algı yönetmeye çalışılıyor. Bahsedilen 500 küsür sandıkta 11 bin arttı dedikleri sayı 1 Nisan'ın o ilk saatlerindeki, bizim ulaştığımız 27 bin farktan sonra evet maddi hatalar vardı. O hataların düzeltilmesi gerekiyordu, itirazlar vardı, o maddi hatalar düzelttikten sonra doğru rakibimizin oyu 11 bin arttı. Aynı zamanda bizim de oylarımız 3 bin 500 arttı. Zaten oradan 20 binlere geriledi. Sanki geçersiz oylar 545 sandık sayıldı ve 11 bin oy düştü denilerek bir algı oluşturulmak isteniyor. Öyle değil, sandıklarda yapılan, dün de söyledim 177 oy varken 1 yazılmış bize. Bu hata rakibimizde de vardı. Bunlar düzeltildi. Düzelttikten sonra 20 binlerin biraz üzerinde rakama düştü fark. Şimdi de dediğim gibi, 19 bin 552. 11 ilçede geçersiz oyların sayılmasından sonra gelinen süreç.”
ANITKABİR ZİYARETİ ELEŞTİRİLEN İMAMOĞLU’NDAN AFİŞLİ YANIT
Anıtkabir ziyareti sırasında, Anıtakabir Özel Defteri’ne yazdığı yazının “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı” unvanıyla imzalaması da eleştirilen İmamoğlu, “Anıtkabir’de ziyaretimin sonrasında yazdığım metin bence beni eleştirenler tarafından okunması gereken güzel bir yazı oldu. Bu yazılarımı yazmamda da benim o yazıları yazmamdaki karakterimin, benliğimin oluşmasında da o güzel öğretmenlerimin katkısı vardır. Onlara minnet duygumu tekrarlıyorum. Bir şey daha, benim imzamı eleştiriyorlar. Ben daha kolay bir şey söyleyeyim onlara. Televizyon kameraları, fazla değil 500 metre yola dönsünler. Levent istikametine gitsinler, en az rakibimin 200 afişini görürler. Yani rakibimin bütün İstanbul’u on binlerce afişle doldurmasının sadece 500 metredeki sayısını paylaştım. Anlamadığım şey şu, 3 bin küsür oy farkla kendini başkan ilan etti. Sonra süreç tersine döndü, bütün şehri afişlerle doldurdular. Sonra bundan vazgeçtiler, bize gelen net bilgi toplamaya başladılar. Sonra yine karar değiştirdiler, daha fazla astılar. Sonra dediler ki ‘Biz 24 ilçeyi kazandık. Onun için asıyoruz.’ İstanbul’un 25 ilçesinde seçimi kazanan hemşerilerime, kardeşlerime sesleniyorum. Yarın, öbür gün beraber çalışacağımız belediye başkanı arkadaşlarım aldığı oylar ve seçilmeleri helali hoş olsun. Kazanan herkese hayırlı olsun diyorum. İddia da ediyorum, hayatlarında görmedikleri bir şekilde uyumlu çalışacağız ama o kazanan arkadaşlara haksızlık yapıyorsunuz. Keşke oraya sayın Yıldırım’ın değil de kazanan arkadaşların fotoğraflarını assaydınız da kendi ilçelerinde millette onları alkışlasaydı. Dolayısıyla beni bu tavrımla eleştirenler, bunların hepsini düzeltecekler. Ondan sonra benim yazımı ve imzamı eleştirecekler. Bu benim kalbimi kırıyor, Anıtkabir’e gitmek sağa sola gitmek değildir. Anıtkabir’e gitmek milli duyguların bu vatana ve millete olan minnet borcunun bir karşılığıdır. Dua etmektir ve geleceğe dair de umutla bakmaktır. Süreç hızlı ilerliyor, inşallah en yakın zamanda YSK en doğru şekliyle süreci sonuca bağlayacaktır.” ifadelerini kullandı.
“BANA HİZMET ETMEYİN, İSTANBUL’A HİZMET EDİN”
Sözlerini belediye çalışanlarına seslenerek tamamlayan İmamoğlu, yardımı, desteği verirken kim olduğuna, vallahi billahi bakmayacaklarını belirterek, “Hangi partiye üyeymiş. ‘Bizim partiye üye ol da gel’ demeyeceğiz. Kimseyi zorlamayacağız. ‘Sizi mitinge bile zorla götürmeyeceğiz’ dedim ya. Aynı onun gibi bir şey. Bu şehrin bence vicdanlı, ahlaklı ve normalleşen bir yönetime ihtiyacı var. Bunu yapmaya, hızlı bir şekilde geliyoruz.
Buradan bir çağrı da İBB çalışanlarına yapmak istiyorum. İnşallah, en yakın zamanda mutlu bireyler olarak, çalıştığınızda, şu adama çalışıyorum, şu gruba çalışıyorum, şu adamın adamıyım veya şu cemaatlere hizmet ediyorum, vakıflara hizmet ediyorum… Bitti o iş. Bana hizmet etmeyin kardeşim. İBB çalışanı güzel arkadaşlarım, bana niye hizmet edeceksiniz, Allah aşkına. Ben seçildim. 5 yıl görevimi yapacağım. Allah nasip eder, daha çok yaparım. Başka bir vazife olur, onu bilemeyiz, Allah bilir. Siz, İstanbul’a hizmet edin be kardeşim. Sizler, İstanbul’a alın teri dökeceksiniz. Ekrem İmamoğlu’na hizmet ederseniz tek bir gün, hayatınızın en büyük yanlışını yaparsınız. Adama, kişiye, kişilere, cemaatlere, vakıflara, derneklere hizmet işi bitti. İBB’ye ve İstanbullular’a hizmet dönemi başlayacak. Gönlünüzü, rahat ve ferah tutun.
Öyle bir şeffaf bir dönem başlayacak ki, inanın İBB’nin en kritik odaları, makamım dahil, toplumun gözü önünde olacak. Nasıl? O kadar güzel teknolojiler var ki. Her şey şeffaf. Niye? Kim fayda vermek istiyor, kim vermiyor, kim engelliyor, kim orada engelliyor burada başka bir şey söylüyor, böyle şeyler olmayacak. İBB Başkanı seçildikten sonra, bu kardeşinizin hiç kimseyle özel bir hususu yoktur İBB bünyesinde. Benim özelim ailem, kendi evim, annem, babam. Onun dışındaki her husus, kamuya aittir, şeffaf olmalıdır. Dünyanın en şeffaf belediyeciliği vaadimi yineliyorum burada. Benim odamı bile izleyecek vatandaş. Onun için fazla yorulmayın, sabah ‘Günaydın’ demek isterseniz, oradan diyebilirsiniz. Hatta bana oradan okuyup üfleyebilirsiniz, annemin yaptığı gibi. Şeffaflığı başlatıyoruz, güzel günler geliyor. İnsanların yüzü gülsün. Bütün bu konuşmalarım ve çağrılarım, bana oy verenler için değil. Daha çok oy vermeyenler için çağrı yapıyorum. Lütfen hiç sıkıntı etmeyin. Ben, ilk günkü lafımdayım: Ben, hakkım olan bir tek oyu yedirtmem, başkasına ait bir tek oy için de hak yemem kardeşim. Hayatımı buna adamış biriyim. Ama gönlünüzü hizmetle kazanacağım. Oy vermeyebilirsiniz ama gönlünüzü açın. Sokağınıza girelim, eleştirinizi, uyarınızı yapın. Bütün o kaygıları bir kenara atın. Mutlu bir dönem başlasın. Bu şehre ve ülkeye gelen mutluluk, bizim milletimizin motivasyonunun ana unsurudur. Kucaklaştığımız an, birbirimize sarıldığımız an, bu ülkede ekonomik veriler de düzelir. Ben, iş insanıyım. Moralim iyiyse o gün işlerim iyi giderdi, değilse kötü giderdi. Biz, duygularıyla hareket eden bir toplumuz. Bu süreç, bir an önce tamamlansın.”
“CUMHURBAŞKANI’NIN BANA BORCU VAR”
Konuşmasının sonunda, sonuçlar açıklandıktan sonra Cumhurbaşkanı’nın Binali Yıldırım ve bakanlarla Dolmabahçe’de görüşmesine de değinen İmamoğlu, “Seçim bittiği an itibariyle, şu ana kadar 3-5 görüşme yapıldı diye biliyorum, rakibim ve Sayın Cumhurbaşkanı arasında. Ne kadar görüşme yaptıysa, o kadar bana borcu var, onu da hatırlatayım. En az o kadar benimle de görüşmelidir Sayın Cumhurbaşkanı diye düşünüyorum. Bunu, vatandaş hakkı olarak söylüyorum. Dikkate alınacağını düşünüyorum. Süreç iyi ilerliyor ama lütfen sandıklara sahip çıkalım.” dedi.
Ama bu süreç uzamamalıdır. Sıkıntılar oluşuyor. Gözlemliyoruz, bakıyoruz, araştırıyoruz ama uzamamalıdır. Toplumun mutluluğunu sahada görüyorum. Bugün Güngören’deydim ardından Beyoğlu’nda. Yarın başka bir ilçede olacağım. Toplumda bir kaygı bir teyakkuz yok. 16 milyon iradesi bizim için en kıymetli irade. Normalleşme talebimiz var. Biz, bir an önce görevimize başlamak istiyoruz. Sağda solda birkaç hususta bazı kaygılar oluşmakta. Burslar ve yardımlar konusu. Bursları, sosyal politikalarla ilgili katkımızı açıkladığımız da bize kaynak eleştirisi yapıldı. Ya da istihdama katkı sürecimizi anlattığımızda ‘Bu sizin işiniz değil’ diyenler oldu. Sonra tam tersini açıklayanlar oldu. Dolayısıyla biz, İstanbul’un bu sıkışık ekonomik günlerinde ve daha sonrasında aldığı katkıları ve yardımları elbette daha üst seviyede taşıyıp bugünkü zor anlarını en hızlı şekilde atlatmalarını sağlayacağız. Bundan hiç kimse kuşku duymasın. Yardımı, desteği verirken de kim olduğuna bakmayacağız. Hangi partiye üyeymiş, ‘Git bizim partiye üye ol da gel’ vs demeyeceğiz. Kimseyi zorlamayacağız. Dün dedim ya kimseyi mitinge bile zorla götürmeyeceğiz diye aynı onun gibi bir şey.