İşte Erdoğan'ın sözlerinden satır başları:
Bay Muharrem bir çok yerlerde bir şeyler anlatılıyor. Bay Muharrem ve partisinin Kartal’a verebileceği bir şey var mı? Affedersiniz bir dershane işletiyor, dershanedeki öğretmenlerin SSK primini dahi ödemiyor. Ve devletin memuruyla bakıyorsunuz aman yarabbi nasıl küfürlü konuşmalar. Dinlediniz mi? Ya bunlardan cumhurbaşkanı olur mu? bunlara Pazar günü Osmanlı tokadını atmaya var mıyız? Ve inşallah bunların ben inanıyorum ki benim kardeşlerim Pazar günü gereken dersi verecek.
İşte genel başkanıyla kendisi arasında geçenleri de görüyorsunuz. “Gel bakalım Muharrem” Geliyor. “Git bakalım Muharrem” gidiyor. Seçim beyannamesini kim açıklıyor? Genel başkan. Kim açıklaması lazım? Cumhurbaşkanı adayının açıklaması lazım. Yok, her şeyi tek adam ya kendi tasarrufuna alıyor. Şimdi Mart’ta belediye seçimleri var. Herhalde Bay Kemal belediye başkan adayı olacak değil. İnanın belediye başkan adaylarıyla ilgili beyannameleri de o açıklar. İstanbul’a geldi Kağıthane’ye ne diyor? “Kağıttepe” E ne oldu? Aldı dersi gitti. Daha sen adresi bilmiyorsun, İstanbul’un ilçesini tanımıyorsun. İstanbullu sana dersi vermez mi?
Şimdi biz bu seçimle beraber nereye hazırlanıyoruz? Hem Pazar günü cumhurbaşkanlığı noktasında inşallah sizden aldığımız icazetle, onayla yola devam. Ve Allah’ın izniyle Mart 2019 yerel seçimlerde de gerek büyükşehir, gerek Kartal buraları Kartal’ı tekrar geri alacağız. Biz yola çıkarken bir şey söyledik hatırlayın. Türkiye’yi dört temel taş üzerinde yükselteceğiz dedik. Eğitim dedik, sağlık dedik, adalet dedik, emniyet dedik. Ve bunlar üzerinde yükseltiyor muyuz? Eğitimde yaptıklarımızı biliyorsunuz. 280 bin derslik yaptık Türkiye’de. 580 bin öğretmen atadık Türkiye’de. Dershanelerde sınıflarda sıraların üzerinde artık kitaplarımızı ücretsiz olarak buluyor muyuz? Peki geçmişte biz bu kitapları bulabiliyor muyduk? Kırtasiye dükkanlarının önünde az mı çile çektik? Paramızla kitap bulamıyorduk.
Benim sınıfımda 75 öğrenci vardı. Şimdi Türkiye’nin ortalaması istisnalar dışında 32 öğrenciye düştü. Biz bunu başardık. Kartal’da sınıflarda, çocuklar sizin sınıfta kaç öğrenci var? 13. Bay Kemal, Bay Muharrem bak. Peki sizin sınıfta kaç var? 25. Bakın en düşüğü 13, 25, 33. Görüyorsunuz nerelere geldik. Bu neyi getiriyor? Bu aynı zamanda kaliteyi getiriyor. Bay Kemal ne diyor? Diyor ki, “ne kadar öğretmenliğe geçmek isteyen varsa hepsini alacağım” diyor. İnanıyor musunuz?
Ya ihtiyacın varsa ihtiyacın kadar alırsın eyvallah. Ama ihtiyacın olmayanı alırım dersen bu sadece palavradır, bu sadece oy toplamanın yalanla istismarıdır. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bunların da pazara kadar yanacak. Ama biz sizlerle beraber pazara değil mezara kadar beraberiz.
Ya diyor ben niye şehir hastanesi yaptırayım? Sen niçin geliyorsun o zaman. Şehir hastanesi yaptırma, devlet hastanesi yaptırma. Ya ne yaptıracaksın onu söyle. Proje söyle. Bay Muharrem sen ne yaptıracaksın onu söyle? Yoksa memurlara gençlere tekme tokat mı gireceksin? Nasıl küfür ettiğini dinlediniz değil mi?
Benim sizden bir ricam var. Bizim bu dönem iki önemli projemiz var. Bunlardan bir tanesi millet bahçeleri, bir tanesi millet kıraathaneleri. İnşallah Kartal’ımıza güzel bir millet bahçesini biz yapacağız. Bir diğeri, millet kıraathanesi yapacağız. Biz yaparız. Onlar yıkar. Onlar yıkım ekibi, biz yapım ekibiyiz.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü… Ne gereği var diyor. Bunlar Demirel’in Özal’ın yaptığına da aynısını söylediler. Ne diyor? “Onun şöyle ücreti var, bunun böyle ücreti var.” Ya kardeşim öyle veya böyle. Sen işine gelen köprüden geç. O pahalı olandan geçme. Onu biz özel sektöre yaptırdık. Bu kaynakların çeşitlendirilmesidir. Parası olan özel sektörün, diğerleri diğerlerinden geçer. Bay Muharrem sen onlardan geç. Öyle mi? Ama biz bunların adedini artırdık. 15 sene sonra bu köprü aynen bir ve ikinci köprüler gibi olacak. Niye devlete bunlar teslim edilmiş olacak.