Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
12°
Ara
Damga 2018 Seçimleri Anlamını Taşımayan Manifesto..

Anlamını Taşımayan Manifesto..

16 yıldır iktidar da bulunan ve hep ‘seçimleri zamanında yapacağız’ deyip, beklenmedik bir anda erkenin erkeni denen bir seçim kararı alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yani sıra rakiplerinin 24 Haziran öncesi yapacağı miting ve konuşmaları daha da yakından takibe alındığını biliyoruz.

Okunma Süresi: 6 dk

16 yıldır iktidar da bulunan ve hep ‘seçimleri zamanında yapacağız’ deyip, beklenmedik bir anda erkenin erkeni denen bir seçim kararı alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yani sıra rakiplerinin 24 Haziran öncesi yapacağı miting ve konuşmaları daha da yakından takibe alındığını biliyoruz.
Cumhurbaşkanının en son konuşması da bir manifesto özelliğinde olacağı günler öncesi adına, ‘Havuz medyası’ denen medya tarafından kamuoyuna pompalanmış ve benim de içinde bulunduğum birçok kişi bu konuşmayı merakla beklemeye konulmuştuk.
Toplumun bir an önce gerçek anlamda tam başkan olmak isteyen Erdoğan’ın 24 Haziran öncesi ‘manifesto’ denilecek bir konuşma yapacağını duyup, ekranların başına toplandığı o konuşma geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da yapıldı.
Ve sözlük anlamı;  “yeminli ifade veya imzalı bildiri , “‘el basılmış şey'” ya da ‘bildirge’ olan Manifesto olacağı belirtilen konuşmasını hep birlikte dinledik.
Bu konuşma yapılırken benim dikkati mi en çok çeken iki şey oldu..
Birincisi Cumhurbaşkanı salona girerken o sırada konuşan Başbakanın sözlerinin muhalefetin sesi gibi kesilmesi,
Çünkü Erdoğan salona girerken kürsüde olan Başbakan İstanbul’un 39 ilçesinin adlarını sayıyordu.. Ama 19. İlçenin adı verilemeden elinde ki mikrofon alındı..
İkincisi ise 7 bin kişinin toplandığı iler sürülen o salonda manifestonun gerçek anlamını taşıyan bir konuşma yapıldığını duymadım..
Yani bu konuşmanın yani Manifesto olacağı söylenen konuşmanın manifestonun sözlük anlamını ne kadar ortaya koyduğunu Erdoğan konuştukça bir şey anlamadığımızı hemen belirtelim.
Çünkü Erdoğan’ın konuşması ile Manifestonun sözlük anlamı bir birini tutmuyordu..
Yani Erdoğan’ın konuşması her zaman yaptığı konuşmalardan öteye geçmemişti.
Ortada manifesto falan yoktu..
Yada vardı da TDK başta olmak üzere bütün sözlükler, “yeminli ifade veya imzalı bildiri , “‘el basılmış şey'” yada ‘bildirge’ dedikleri manifestonun anlamını yanlış yazmıştılar..
Evet,
Erdoğan’ın konuşmasına manifesto demek için birincisi manifestonun sözlük anlamında olan; ‘yeminli ifade’ veya imzalı bildiri , “‘el basılmış şey'” ya da ‘bildirge’ gibi bir şey var mıydı..
Yani Erdoğan o konuşmada yemin etti mi?
Hayır..
İmzalı bildiri yayınladı mı?
Hayır..
Ya da yazılı bir bildirge yayınladı mı?
Hayır..
Peki, o kadar gaz verilen, milyonları heyecanlandıran yeni bir şey var mıydı o konuşmada?
Yok..
O zaman niye bu konuşma öncesi manifesto kelimesi kullanıldı ve ‘neden manifestonun anlamı nedir?’ diye insanlar google amcayı yordu?
Bilmem ama benim bildiğim bir şey var..
O da Başkan olmak isteyen Erdoğan’ın yaklaşan seçimlere doğru giderken kendisinin de erkenin erkeni seçimlere hazırlıksız yakalandığıydı..Çünkü al aceleden ilan edilen ve bir o kadar aceleden hazırlanan seçim programında seçmenin ve vatandaşın beklediği konuşmalar ne manifestodur, nede istendiği derecede vurgulu olamamaktadır..
Buna nedense; Toplumun siyasilerden beklediği, yaptıklarını ısıtıp, ısıtıp söylenmesi değil, ciddi bir genel af , khk’nın kaldırılması, demokrasinin tam anlamı ile yeşertilmesi, barış sürecinin buzlukta çıkarılması, doların baskısı altında diz çöken ekonominin nasıl olup ayağa kaldırılacağı yönünde ki beklentileridir..
Ve bunu da manifestonun tam anlamını taşıyan yeminli belge, bildirge ve ıslak imza ile taahhüt edilmesini istiyor..
Sanırım bunu Erdoğan’da onu başkan yaptırmak istemeyen siyasilerde anlamış ki;
Bu nedenle gerek 24 Haziran öncesi partilere başvurulanların sayılarının azlığı ve seçim heyecanı olmamasından anlamak mümkün..
**
 Sistemleriyle Savaşçı Liderler Kazanıyor..
Trump'un ABD Başkanlığı öncesinde ve sonrasında yaşananları izlerken ABD siyasetinde yaşanan bu süreç ülkemizde ki 'Muhtar Bile Olamaz' dönemini aklıma getirdi..
Çünkü, bir zamanlar 'muhtar olamaz' denilenin bugün başkan hatta bundan sonra Afrini alan kahraman olarak lanse edileceğini düşünmeyenlerin o günde bugünde hala düşünemedikleri bir şey daha var.Oda Dışişleri Bakanını görevden aldıktan sonra FBI'yi olağanüstü toplantıya çağıran ve ABD'nin geleneksel sistemi ile savaş açan Trump gibi Erdoğan'da bugüne gelmek için önce iç sistemle savaş açmış ve bu yönde verdiği mücadele, kendisini değişmeyen hantal sistemin savunucularının darmadağınıklıkları sonucu tek başına iktidar olup, kazandığı zaman kendisini o günden bugüne başkan olarak ilan ettiğidir..Ve ben o zamandan bu zamana kadar kendisine hep başkan dediğim Recep Tayyip Erdoğan'ın iç sistemle açtığı savaş önce Putin tarafından ardından birçok ülkede örnek alınmaya başlamış ve bu durum ABD'ye de sıçramış görünüyor.Evet bu yazıyı yazarken Afrin'i tamda Çanakkale zaferi gününde tamamen ele geçirdiklerini haykıran Erdoğan 2019'da da kazanacağını şimdiden ilan etti desem bana yine kızacaklar olacak..Ancak dün ülke içinde ki sistemle savaşan ve kazanan Erdoğan bu kez kafası bir hayli karışık sistemlerle idare edilen dünyada ki güçlerin sistemi ile savaşıp, Afrin'e girerken, 2019'da garantilemiştir..Bir zamanlar IŞİT denelerin cehennem zebanisi diye yutturulup, ABD ve Rusya'nın bölgeye girmesini sağlayan üst akıl bu kez YPG/PKK diye bir şeyi bulup, Erdoğan Başkanlığında ki dünyanın en güçlü ordularından biri olan Türk Askerini ÖSO ile birlikte Suriye'ye çekmiş ve Afrin'den önce bir çok yerde hüküm sürmesini sağlamıştır..Ve ülke içinde ki Erdoğan başkanlığında ki iktidarın bir beş yılını daha garantilemiştir..Yani işin kısacası üst akıl denen ama kimsenin bu aklın nerede yani BOP planı denen planı uygulamaya çalışanlarda mı, İsrail'de mi, Rusya'da mı, Amerika'da mı yada parlemntosunada Afrin'e girmeyi protesto edip aynı parlamentonun kararı ile ödemediği 3 Milyon Euro'yı aynı akçam ödeyen AB'de mi çokta bilinmeyen o akıl bir adım daha atmış ve başarılı olmuştur.Ve şimdi yeni bir şeye yeni bir sayfaya ihtiyaç duyulduğu bununda Suriye'nin diğer bölgeleri olan Menbiç ve diğerleri gibi görünüyor..Barzani'nin kuyruğunu bacaklarına arasına sokup durmasından bu yana bölgede yaşanan gelişmelerin ABD ve Rusya'ya inanıp, hep yanılan ve yanılırken ağır bedelleri ödeyenlerin sözde liderler de Avrupa'lar da oturdukları yerde gençleri ölüme göndermeye devam edecek gibi görünürken, Kandil ve diğerlerinin de bu süreçte hiç ortalıkta gözükmemesi de ayrı bir kafa karıştırıcı hal değil miydi?Ama Kürtler başta olmak üzere Türkler ve bölge insanının artık bunlara inanmadığı, savaşa, çatışmaya, ölüme, göz yaşına onay vermediği gibi bunlara da destek vermediği de diğer bir gerçektir..Çünkü önce Güneydoğu'da çukur siyaseti ile arıdan Afrin oyunu ile önce binlerce genci ölüme sürenlerdir..Ve bugün MHP ile ittifak kuran Erdoğan'a ve onun ekibine bir şey diyemezler..Haydi şimdi hep birlikte yeni sayfayı bekleyelim..Bakalım üst akıl yada akıl erilmeyen o gizli güç denen Ortadoğu ile oynayanlar şimdi nasıl bir oyun ortaya koyacak hep birlikte görüp, izleyelim..Ama bundan önce 'seçimi boykota gerek yok, zaten kazanacağız' deyip, 'Biz mecliste kalmalıyız' diyerek kendisini değil, Kürtleri kandıranlar gibi Suriye politikasıyla da yenilen Kılıçdaroğlu ve onun gibi muhalefsizlikte dünya rekoru kıranların 2019'u şimdiden kayıp ettiklerini de tartışmakta fayda olacak..Çünkü Afrin'in teslim alınışı Çanakkale zaferi gibi kutlanan ülkede 'güç kayıp ediyor' denen Başkan Erdoğan yeniden güçlendiğini demek 'haydi oradan Erdoğancısın sende' demeden kabul etmek gerek..Ha bu arada Erdoğan karşıtları size bir tasfiye..Gelin sizde o savunduğunuz ama artık köhneleşmiş sistemlerinizden vazgeçip, yeni bir sistem bulun kendinize.Hatırlarsanız eğer bugün unutulmaya başlanan Demirtaş'ta kendisine yakın sandığı, Kandil'e yakın mevcut sistemle savaşamadığı için kayıp eden olmadı mı?Benden demesi.Yoksa hep kayıp eden siz olacaksınız..

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *